Pençenin duvarlarında dalgalanan flamalar Tirit soylu ailelerinin renklerini Eas’ın huzuruna sunarken Yelbüken topraklarında yaz sona ermekteydi. Alacaorman’ın kıyısındaki, krallığı onlarca yıldır orklara ve ormandan gelen diğer tehditlere karşı korumuş olan kalenin önünde artık onu geri alan büyük kahraman Elsafar Overin’in anısına yaptırılan anıt durmaktaydı. Leydi Elsafar için dikilen soğuk taşlar, Yeşil Pençe’yi ziyaret eden herkese Belit’in bilgelik ve cesaretinin bir göstergesi olarak selam duruyordu artık.
Büyük turnuva ve şenlik geride kalmış, kaleye turnuva için gelen soylular ve tüccarlar artık ayrılmıştı. Herkes, Silantre ailesinin soylularının ve özellikle Balzac Silantre’nin, bu büyük turnuvaya ev sahipliği yaptığı ve halkı memnun ettiği için dükün gözünde çok değer kazandığını anlatıyordu. Turnuva bitip kale tekrar kendi ahalisine kaldığında ise bir süreliğine göz ardı edilen sorunlar yeniden görünür olmuştu. Kaledeki insanlar ne kadar farkındaydı veya umursuyordu bilinmez, fakat orman değişiyordu, ork gözcüleri halen devriye geziyordu ve bazıları, ormanın derinlerinde daha feci şeylerin beklediğini fısıldıyordu.
Cücelerin, Velmont ailesi savaşçılarını da yanlarına alarak Közdöker Yükseltileri’nde yaptıkları maden kurma çalışmaları devam etmekteydi. Anlatılanlara göre cüceler burada, kendi ırklarından bazı kuzenleri ile karşılaşmış ve daha da kötüsü, bir ejderin yuvasına bilerek veya bilmeyerek girmişlerdi. Cüce madenciler bu tarz şeyleri insanlarla konuşmuyordu ancak pençe ahalisinden bazıları artık bu altın düşkünü maceracıların kaleye zenginlik değil, tehlike ve yıkım getireceklerini söylüyordu.
Kalenin kuzeyindeki eski büyücü kulesi yakınlarındaki bir ork kampı tamamen yok edilememiş olsa da buradaki orklar bölgeyi terk etmişti. Ancak gözcülerin getirdiği haberler daha vahimdi, orklar anlaşılan daha büyük bir grupla birleşerek Otlu kasabası yakınlarında çok daha büyük bir kamp kurmuşlardı ve bu kasabayı da işgal etmişlerdi. Daha da güçlenmeleri halinde bölgedeki her kasabayı ve kaleyi tehdit edebilirlerdi.
Orman halkının karanlık ayinler yaptığına dair söylentiler de dolanıyordu ve kale avcıları artık orman halkı avcıları ile dostça ilişkiler kurmuyordu. Ayrıca ormanda dolanan güçlü ve habis bir mahluk olduğu söylentisi avcılar arasında korkuyla yayılıyordu. Kimileri, bu yaratığın kalenin güneyinde bir bölgede yuvalandığını anlatıyordu.
Son olarak, handa anlatılanlara göre kalenin altında da bazı zindanlar keşfedilmişti. Bu zindanların nasıl keşfedildiği, kim tarafından ne amaçla kullanıldığı merak konusuydu ancak ahalinin bir kısmı için ayaklarının altında nereye gittiği bilinmeyen derin tüneller olduğu düşüncesi uykuları kaçırıyordu.
Yeşil Pençe, yaz bitip de mevsim dönerken, artık orkların öfkesi ve ormanın tehditleri ile yüzleşmeye hazırlanıyordu…