Serinin önceki yazısında, Roma Cumhuriyeti’nin en parlak günlerine kadar olan zaman içinde, antik tarihin önemli savaşlarından bahsetmiştik. Şimdi ise, Roma İmparatorluğu döneminin büyük savaşlarını, bunlar üzerine kurulabilecek olan minyatür savaş oyunlarını ve toplanabilecek ilginç minyatür ordularını anlatmaya çalışacağız.
İmparatorluk İç Savaşları
Tarihi boyunca Roma İmparatorluğu, onlarca kez büyüklü küçüklü, bazıları iç savaştan ziyade isyan kabul edilebilecek iç çekişmelere sahne olmuştur. Bunlar içinde en bilineni, “Rome” dizisinin de işlediği konu olan, Jül Sezar’ın rakipleri ile olan savaşı ve öldürülmesinden sonra ardılları arasındaki iktidar mücadelesidir. (İki sezon sürmüş olan bu diziyi izlemediyseniz şiddetle tavsiye ederim.) Sezar, Galya seferleri ile devleti ciddi ölçüde genişletmiş ve zenginleştirmiştir, artık Sezar hem askerler hem de halk arasında bir efsanedir. Bu durum, eski dostu Pompei’nin liderlik ettiği senato tarafından endişe ile takip edilir ve M.Ö. 50 yılında, senato Sezar’dan konsüllük görevinden ayrılmasını ister. Bu emre uymayan Sezar, birlikleri ile Galya’yı İtalya’dan ayıran Rubicon nehrini aşıp Roma’ya ilerler ve ünlü “Alea jacta est.” deyişini söyler. (“Artık zarlar atıldı.” olarak tercüme edilebilir, anlam açısından karşılığı “Ok yaydan çıktı.” şeklindedir.)
Sezar Roma’yı kolay bir şekilde ele geçirir, Pompei ise Yunanistan’a çekilir ve burada güçlü bir ordu toplar. Sezar M.Ö. 48’de lejyonları ile Yunanistan’a gider ve daha kalabalık olan Pompei’nin güçlerini Farsalus Muharebesi’nde hezimete uğratır. Artık imparatorluğun mutlak yöneticisidir.
Ancak Sezar’ın hükmü uzun sürmez. Tarihin gördüğü en başarılı kumandanlardan biri olsa da, politika tehlikeli bir oyundur ve Sezar M.Ö. 44’de süikaste kurban gider. Roma bir kez daha savaşa sürüklenir, Sezar’ın sadık destekçileri olan, evlatlık oğlu ve varisi Octavian ve en iyi kumandanı Marcus Antonius, diktatörü öldüren Brutus liderliğindeki isyancılara karşı savaşır. M.Ö. 42’de yine Yunanistan’da, Filippi Muharebeleri’nde Octavian ve Antonius, isyancıları kesin bir yenilgiye uğratırlar. Ancak ikilinin arasının açılması da çok sürmez, Roma’da Octavian taraftarları güçlüdür. Marcus Antonius ise Mısır kraliçesi Kleopatra ile evlenir ve onun desteğini alır. M.Ö. 31’de bir deniz savaşında Roma donanması, Mısır donanmasına kesin üstünlük sağlar ve kısa süre sonra hem Kleopatra hem de Antonius intihar eder. Octavian artık “Augustus” lakabını alır ve bundan böyle, imparatorluğu süresince bu şekilde anılır.
İlginç Ordular: iç savaşa sürüklenen Roma lejyonları ve müttefik kuvvetler
Kelt ve Germenlere Karşı Savaşlar
Aslında bu savaşlar, son birkaç yüzyıla kadar olan tüm Roma tarihini kaplar diyebiliriz. Keltler, Avrupa’nın yerel halkıydı ve Roma devletinin ilk yüzyılları, kuzeyden gelen Kelt akınlarına karşı kendini korumakla geçmişti. Sonrasında Germen kabileler Roma’ya saldırmaya başladı. Zaman içinde Roma güçlendikçe artık sadece kendini korumakla kalmadı ve savaşı Kelt ve Germen anayurduna taşıdı. Tüm savaşları anlatmaya zaman olmayacağı için, bu bölümde Roma’nın Kelt ve Germen’lere karşı giriştiği en bilinen iki mücadeleye, Alezya kuşatmasına ve Teutoberg Ormanı muharebesine göz atacağız.
Jül Sezar’ın askeri ve politik başarılarının belki de en büyüğü tüm Galya’yı Roma hakimiyeti altına sokmasıdır. Çok başlı Kelt kabileleri arasındaki iç çekişmeleri fırsat bilen Sezar, bir bir hepsini alt etmiş ve zamanla Galya’nın tamamını işgal etmiştir. Ardından şef Vercingetorix, Galya’da büyük bir isyan başlatmış ve dağınık kabileler birleştirebilmiştir. Sezar, Vercingetorix’i Alezya kalesinde kuşatmış ve kendi birliklerini de bir tahta sur yaptırarak korumaya almıştır. Daha sonra Vergincetorix’e diğer Galyalılar yardıma geldiğinde Sezar, hem kuşatan hem de kuşatılan konumuna gelmiştir. Bir yandan kale içinden, diğer yandan dışarıdan gelen saldırılara dayanan Roma askerleri, büyük sayı üstünlüğüne karşı başarıyla direnmiştir. Sonunda erzakları tükenen Galyalılar çekildiğinde, kuşatma altındaki Vercingetorix de yenilgiyi kabul etmiş ve askeri tarihteki en ilginç ve görkemli çatışmalardan biri olan M.Ö. 52 yılındaki Alezya Muharebesi, Jül Sezar’ın kesin zaferiyle sonlanmıştır.
M.S. 9 yılında ise, Sezar’ın varisi olan Octavian, artık Augustus adı ile anılmakta olan yaşlı bir imparatordur. Augustus’un Germanya lejyonlarına komuta eden askeri vali Varus, bir isyan haberi aldığında Teutoberg Ormanı’na ilerler. Yanında, yıllardır güvenilir bir Roma subayı olarak görev yapan Arminius adında Germen asıllı bir subay vardır. Arminius, gizlice Germen kabileler ile görüşmekte ve Roma’ya ihanet etmeyi planlamaktadır. Varus’un lejyonları ormanın ortasında en savunmasız konumda oldukları anda Arminius, Roma kampını terk eder ve Germen dostları arasına katılıp saldırı emrini verir. Savaş tam bir katliamdır, üç Roma lejyonu tamamen yok edilir. Teutoberg Ormanı Muharebesi, Roma’nın Kuzey Avrupa’da ilerleyişini kesin olarak durdurmuştur.
İlginç Ordular: imparatorluk dönemi Roma lejyonları, Galya ve Britanya’dan Kelt kabile savaşçıları, Germen kabile savaşçıları
Got ve Hun İstilaları
M.S. 1. ve 2. yüzyıllarda Roma İmparatorluğu yeni ve diğerlerine göre çok daha organize bir “barbar” halkı ile karşılaştı. Gotlar, Roma topraklarına girmişti. Vizigot ve Ostrogot grupları, bu halkarın en büyükleriydi. Gotlar, Roma’nın ihtişamına saygı duymuş ve kısa süre içinde Roma topraklarında yaşayıp lejyonlarda asker olarak görev yapmaya başlamışlardı. M.S. 4. yüzyıl sonlarında artık Roma halkı, Gotlar’ın da büyük bir parçasını oluşturduğu birçok etnik unsur barındırıyordu.
Yine de Roma hakimiyeti dışındaki Got krallıkları, imparatorluğa büyük bir tehdit oluşturuyordu. Bu srıada etnik gerilim de hat safhadaydı. Roma topraklarında yaşayan Got halklarının gördüğü baskı ve zulümler, Vizigot kralı Alaric’e Roma üzerine yürümesi için geçerli sebebi verdi. M.S. 410 yılında, uzun mücadeleler sonunda Alaric Roma’yı kuşattı ve sonunda şehir teslim oldu. 800 yıldır ilk defa, görkemli Roma şehri barbarlar tarafından yağmalandı. Yine de yağma, dönemin şartlarına göre “hafif” geçti. Elbette öldürülenler ve çalınan mallar vardı ancak bir katliam yapılmamıştı ve şehir binaları çoğunlukla hasar görmeden bırakılmıştı.
Daha sonra Hunlar geldi. Çok iyi atlı savaşçılar olan Hunlar, Roma topraklarını defalarca yağmaladı ve ordularını mağlup etti. En büyük akınlar, Kral Atilla önderliğinde yapıldı. Artık imparatorluk bölünmüştü. Doğu Roma çok geçmeden Hun atlı okçularına boyun eğdi ve vergiye bağlandı. Batı Roma ise direnmeyi seçti, 451 yılında bugünkü Fransa topraklarında geçen Katalon Çayırları Muharebesi’nde Hunlar ile Ostrogotlar bir yanda, Batı Roma birlikleri, Vizigotlar ve Franklar karşı taraftaydı. Hun orduları bu savaşta durdurulmuş olsalar da Atilla çok geçmeden geri döndü; İtalya’nın kuzeyini yağmaladı ancak Batı Roma’nın da vergiye bağlanması üzerine Roma şehrine dokunmadı.
Tüm bu zaman içinde Roma sınırları, Daçyalılar ve Sarmatlar gibi daha birçok halkın orduları ile savaşlar, zaferler ve mağlubiyetler gördü.
İlginç Ordular: Batı Roma orduları, Doğu Roma orduları, Gotlar, Hunlar, Daçyalılar, Sarmatlar, İskitler, Franklar, Saksonlar, Bretonlar
Roma-Pers Savaşları
İskender’in imparatorluğu parçalandıktan sonra Selüsidler bir süre Anadolu ve İran’da hüküm sürdüler. M.Ö. 3. yüzyılda İran’ın Part bölgesindeki Persler, Selüsidler’in zayıflaması üzerine bağımsız krallıklarını kurdular. Kısa süre içinde Roma ve Part imparatorlukları karşı karşıya geldi; Pers-Yunan mücadelesinin ardından bir kez daha doğu batı savaşı başlıyordu.
Bu savaşların en bilineni M.Ö. 53 yılındaki Carhae Muharebesi’dir. (Burası günümüzdeki Harran kentidir.) Bir zamanlar iyi dost olan Jül Sezar, Pompei ve Marcus Crassus ülkeyi üç büyük lider olarak paylaşmışlardı. Crassus, diğerlerinin askeri başarılarına yetişmek adına Pers topraklarını işgale kalkıştı. Ancak leyjonları çoğunlukla ağır piyadelerden oluşuyordu ve çölde hareket etmeye uygun değildi. Tam tersine Part birliklerinin neredeyse tamamı hafif atlı okçulardı ve bir kısmı da ağır katafrakt süvarileriydi. Atlı okçular lejyonerlerin üzerine sağanak gibi ok yağdırıyordu. Romalılar oklardan korunmak için kapandığında ise katafrakt birlikleri tepelerine biniyordu. Sonunda Crassus, Galyalı süvarilerini Part atlı okçularının peşinden gönderdi ancak süvarilerin Romalı piyadeler ile arası açıldığında Part ordusu onları yuttu. Romalılar ağır zaiyat vererek çekildiler, Crassus esir düştü ve boğazından aşağı eritilmiş altın dökülerek can verdi.
Yıllar boyunca Roma ve devamı olan Bizans ile Part ve devamı olan Sasani devletleri Mezopotamya için savaştılar. Romalılar birçok kez bölgeyi işgal etseler de güçsüzleştikleri anda Persler topraklarını geri alıyordu. Sasani devleti yıkıldıktan sonra Bizans artık yeni bir düşman olan Müslüman Araplar ile savaşa girişti. Sonrasında ise, bölgeye Türkler akınlar düzenlemeye başladı.
İlginç Ordular: Roma-Bizans orduları, Part-Sasani orduları, Araplar, Türkler