Fer – Bölüm 2 “Frefenzig ve Gnom Irkına Dair”

Gezgin Dreu’nun kaleminden…

“Kendi kayıtlarımızda gnomlara dair pek bir şey göremedim. Bu sebeple seyahatlerim sırasında Geçitvermez Dağları’nın eteklerinde kurulmuş olan tek gnom şehrine uğramadan edemedim. Gnomlar, Kıyamet’in ardından başlayan Yıkım Çağı’nda Fer üzerinde görülmeye başlamışlar. İnsanlar buraya kısaca Gnom Şehri deseler de, gnomlar için burasının adı “Phuwilmaall”. Kendilerine has ve anlaşılan, öğrenmesi gerçekten bir o kadar zor olan dillerinden çevirebildiğim kadarıyla “Düzenli Yer” anlamına geliyor.

Yerden bitme boyları, orantısız uzunluktaki kolları ve nispeten kel kafalarıyla birbirinden ayırt etmenin zor olacağı izlenimini uyandıran bu halk, enteresan şekilde bir birine hiçbir şekilde benzemeyen bireylerden oluşmakta. Ki bu, hem fiziksel görünüşleri hem de kafalarının çalışma şekilleri için de doğru bir yorum olurdu. Hayatında en fazla 2-3 Gnom gören ben, tamamı Gnomlardan oluşan bu şehre geldiğim zaman kahkaha atmamak için kendimi zor tutmuştum.

Birbirlerine sürekli olarak bağıran, mütemadiyen kavga eden ve artan zamanlarında karıncalar gibi ortak bir amaç doğrultusunda çalışan yüzlerce Gnomun oluşturduğu bu şehir, bir gezginin kesinlikle görmek isteyeceği her ögeye sahip. Kıtanın neredeyse tamamını dolaşan ben rahatlıkla diyebilirim ki, türünün tek örneği olmaya aday şeylerin birleşmesiyle meydana gelmiş bir şehir burası. Yaşayanları da dahil olmak üzere, şehirin isminin tam tersine düzenden nasibini almamış, ama var olan kaos içerisinde ahenkle yaşayan bir ırk. Elbette gnom kültürü tek başına bir külliyat oluşturabilecek olsa da, kitabımın bu sayfasında dikkatimi en çok çeken şeyden bahsedeceğim.

Gnomların bir kralı yok. Kraliçesi de yok. Hatta bir beyleri, lordları ya da herhangi bir şekilde bir soylu sınıfı yok. Kendilerine has büyüleriyle, ki buna büyü denmesine şiddetle karşılar çünkü yaptıkları zekalarının ürünüymüş, yarattıkları ahşap parçalar ve demir dişlilerden oluşan, bir taraflarından buhar çıkarıp sürekli takırdayan; elleri, kolları olabilen ve gnomların sözünü dinleyen hareketli cisimler adeta gnomların çiftçi ve toplayıcı kesimini oluşturuyor. Yarattıkları düzende, gnomlar aslında herhangi bir sınıf değiller. Normal şartlar altında aşırı bireysel olan gnomlar, nihai amaçları doğrultusunda birleşerek çalışabiliyorlar. Burada geçirdiğim 60 gün boyunca şahit olduğum şey ise bundan 1486 gün önce ölen Şefmimar Frefenzig’in yerine kimin geçeceğinin kararlaştırılmasıydı. Fer üzerinde bulunan bütün toplumlardan farklı olarak, mimar olan gnomlar kendini aday ilan ediyor -belirtmem gerek, her gnom kendisini mimar olarak görmekte- ve en çok kişinin oyunu alan mimarları “Şefmimar” olarak seçiliyor. Bir yerde şehrin yöneticisi gibi düşünebilirsiniz. Ancak geçen yüzlerce günün ardından henüz bir Şefmimar seçilebilmiş değil.

Frefenzig’in gerçekten gnomlar için bir kahraman gibi görüldüğü düşünülürse, yeni bir Şefmimar seçmenin zorluğu anlaşılabilir. Bu yazıyı kaleme alma sebebim de Frefenzig’in neden kahraman gibi görüldüğü. Kendisi belki de gnomların tarihinde, bütün klanın oyunu alabilen tek gnom. Bunu nasıl yaptığı, daha doğrusu projesinin ne olduğu ise olduğu ise herhalde sadece gnomların layıkıyla anlayabileceği bir şey. Frefenzig, gnom tarihinde kazılmış en derin çukuru kazma projesi ile bütün şehrin desteğini almış. Aslında takdir etmek lazım, şu an o çukurda 300’den fazla hane var ve şehrin büyük nüfusu burada yaşıyor. Çukurun kendisi sıcağın dayanılmaz olduğu derinliklere kadar uzanan, devasa bir delik. Gnomlar çalışkan gerçekten, sebepsiz yere açılan çukuru mantıklı bir yer haline getirmişler.

Gnom şehrinden ayrılırken, Şefmimar’ın kim olması gerektiği hala tartışma konusuydu. Umarım kısa zamanda çözerler bu meseleyi. Ancak 697 aday ve 1500’den fazla olmayan gnome nüfusu düşünülecek olursa, 10 oy alabilen kişi seçimi kazanacak gibi gözüküyor.

Ben Gezgin Dreu, gnomlarla ilgili anlatılabilecek gerçekten çok şey var. Ancak ne yazık ki benim görmem gereken hala birçok yer var.”