Vita et Mors Bölüm 1

 

in_the_tavern_by_tamplierpainter-d3h3qfw

Leviathan Balık Festivali

Güzel bir gündü. Deniz rüzgarı serin esiyor, güneş tepede parlıyordu. Limandan hanlara doğru balıklar gidiyor erzak ve altın dolu çuvallar dönüyordu. İnsanlar neşeli ve hareketliydi. Ne de olsa senelerdir kutladıkları balık avlama festivalini kutluyorlardı. Ama bir han diğerlerinden daha hareketliydi. Nasıl olmasın ki? İçeride kudretli bir yarı ork vardı; kirli saçları, bir mavi bir kırmızı parlak gözleri ve hiç yanından ayırmadığı kocaman baltasıyla o kadar dikkat çekiyordu ki han sahibi bu kudretli varlığı bilek güreşinde yenene bedava içki servis edeceğini açıklamıştı. Han sahibi parayı kırdığına inanıyordu, kendini güçlü sanan her cesur savaşçı, denizci hatta gözü pek bir korsan bile şansını denedi. Hepsi hüsrana uğruyorlardı, yine de bu hanın kahkahalarla dolmasını engellemiyordu.

Keşmekeş devam ederken heyecanlı kalabalık arasından sakin ve gizemli biri çıkageldi. Kapüşonu yüzünü kapatıyordu, dik duruşu onun kendine güvenen biri olduğunun kanıtıydı; tabi bunda arkasındaki uzun yayın da katkısı vardı. Herkes heyecanla sıradaki hüsranı bekliyor, yarı ork kendinden emin bir şekilde sıradaki kurbanını tartıyordu. Fakat bu adamda bir tuhaflık vardı; elmas kadar parlak yeşil gözleri ve sert ciddi bakışıyla etrafı süzdü. Pek konuşmuyordu bu kapüşonlu adam, sadece oturdu ve dirseğini masaya dayayıp Ork’un cevabını bekledi. Ork yerinde durmadı ve onu bekleyen eli sıkıca kavradı. İşte o zaman beklenmeyen olmuştu. Bu gizemli adam tek hamlede Orkun kolunu devirmişti. Herkes heyecan çığlığı atarken ve hancı şaşkın bir halde adama bedava içkilerini teslim ederken bu iki güçlü figürün durduğu masaya bir şey çarptı. Biraz sarsılmış görünüyordu. İlk bakışta bir çocuk diye geçiştirilebilirdi ama heyecanlı görüntüsü onu ele veriyordu. Bu halfling kendini toparlandıktan sonra tam yoluna devam edecekti ki onu durduran uzun bir figürle karşılaştı. Bir elf karşısına geçmiş onu şüpheyle süzüyordu.

“Ne çalıyordun sen orada?”

Halfling hiçbir şey yapmamış gibi konuşmaya devam etti.

“Ne? Sadece takıldım, bir şey yok.”

Öyle konuşsa da cebinden sarkan altın saati görmemek için kör olmak gerekirdi. Tam elf ona hesap soracaktı ki han dışında büyük bir çığlık duyuldu. Çevikliğiyle ilk dışarı çıkan halfling bir yandan gördüklerine inanamıyor bir yandan da heyecandan titriyordu. Denizin ortasında büyük bir yelkenli gemi onu sarmış büyük bir kol tarafından batırılıyordu. Hiç kimse anlamamıştı buna neyin sebep olduğunu. Konuşmalar gürültüye dönecekken limanın ucundan borazan sesleri duyulmaya başlamıştı.

“Savaşabilecek herkes bizimle gelsin. Leviathan halkının size ihtiyacı var.”

Sesin geldiği yerden bir grup muhafız yolu kapatarak ilerliyor ve üzerinde silah gördükleri herkesi geldikleri yönün aksine yönlendiriyorlardı. Hiç kimse ilk karşı çıkan olmak istemiyordu bu yüzden herkes şikâyet etmeden gösterilen yöne doğru yürümeye başladı. Ne için çağırıldıklarından habersizlerdi…

 

Bu öykü dizisi, Kule Sakinleri’nde tarafımdan oynatılan uzun soluklu bir FRP macerasının anlatısıdır. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir