Dune: Prophecy 1. Bölüm Detaylı Analizi

1- Rab egemenlik sürüyor, coşsun yeryüzü, Bütün kıyı halkları sevinsin!

2- Bulut ve zifiri karanlık sarmış çevresini. Doğruluk ve adalettir tahtının temeli.

3- Ateş yürüyor O’nun önünde, Düşmanlarını yakıyor çevrede.

4- Şimşekleri dünyayı aydınlatır, Yeryüzü görüp titrer.

5- Dağlar balmumu gibi erir, Rab’bin, bütün yeryüzünün Rab’bi önünde.

6- Gökler O’nun doğruluğunu duyurur, Bütün halklar görkemini görür.

7- Utansın puta tapanlar, değersiz putlarla övünenler! Rab’be tapın, ey bütün ilahlar!

Mezmurlar 97: 1-7

1120-2

Gerçeği elinde tutan kimdir? Tarih mi yoksa kehanet mi?

Valya Harkonnen tarihin daima kazananlar tarafından yazıldığını ve dayatıldığını ima ediyor. Bahsi geçen bu tarih ise Dune evreninin milatlarından biri olan Corrin Muharebesi’ne apaçık bir gönderme. Tarihte Atreidesler’in makinelere karşı verilen savaşta büyük bir öneme sahip oldukları vurgulanır ve Harkonnenlar ise savaştan kaçtıklarından mütevellit korkak olarak nitelendirilerek sürülmüş ve büyük güç kaybetmiştir. Vorian Atreides, makinelere karşı son darbeyi indirecek bir saldırı tertip ederken makinelerin lideri Omnius masum insanları Corrin gezegeninin yörüngesine yerleştirerek onları bir nevi canlı kalkan olarak kullanır. Abulurd Harkonnen ise bu saldırı konusunda karasız kalarak tüm silah sistemlerini kapatır. Fakat Vorian Atreides her ne olursa olsun saldırmaya kararlıdır ve yine bir makine olan Erasmus’un da etkisi ile makineler alt edilir. Ardından cihada da adını vermiş olan Butler Hanedanı’ndan Faykan Butler, hem zaferin Corrin gezegeninde elde edilmesinden ötürü hem de bu kutlu günü onurlandırmak adına Corrino ismini alır ve Corrino Hanedanı altın tahta oturur. Harkonnenlar ise ihanetleri nedeniyle kurak ve verimsiz bir gezegen olan Lankiveil’e sürülürler. Harkonnenlar ve Atreidesler arasındaki filmlerde de işlenen on bin yıllık kan davasının temelleri burada atılmıştır.

1120-9

Valya akrabaları gibi bu makus talihi kabullenmiyor ve adına sürülen bu lekeyi temizlemek için geçmişini ve kimliğini geride bırakıp yeni ailesine yani Bene Gesserit Kızkardeşliği’ne katılmak ümidiyle bir yolculuğa çıkıyor.

1120-13

Yine Bene Gesserit yazımda bahsettiğim, cihat esnasında büyük mücadeleler vermiş ve kızkardeşliğin kurucusu olan Raquella Berto Anirul’u görüyoruz. Raquella, “Gerçeği Söyletenler” yetiştirip onları imparatorluğun dört bir köşesine salarak bir ağ oluşturmayı ve bu sayede de Kızkardeşlik’in gelecekte tüm imparatorluk üzerinde nüfuz elde etmesini planlıyor.

Bene Gesserit’in Paul Atreides’e kadar süren ve ardından Tanrı İmparator Leto’nun devam ettirdiği genetik çaprazlamalarının temellerini ve melezleme kayıtlarını görüyoruz. BG yöneticiliğe genetik olarak daha yatkın liderler yetiştirebilmek ve günün sonunda Kwisatz Haderach’ı yaratmak için kullanıyor bu kayıtları. Tabi bazı kız kardeşler buna şiddetle karşı çıkıyor. Bu yaptıklarının tanrının ve doğanın işine karışmak olduğunu söylüyorlar.

Raquella ölüm döşeğindeyken Mother Superior yani Başrahibe Ana olarak torunu Dorotea yerine büyük bir potansiyel gördüğü ve benzer bir vizyonu paylaştığı Balya Harkonnen’ı seçiyor. Valya vizyoner biri ve duaların Başrahibe Ana’ya yardım etmeyeceğinin farkında. Bu nedenle dua kitaplarını elinin tersiyle fırlatıyor.

Ekran-g-r-nt-s-2024-11-20-205755

Raquella ölüm döşeğinde Tiran-Arafelden yani dünyanın sonundaki karanlıktan ve hesap gününden, nihai sondan ve kıyametten bahsediyor. Şimdi bu Arafel mevzusu oldukça spesifik bir detay ve çoğu Dune okuru dahi bu kavramı ya bilmiyor ya da hatırlamıyordur. Tiran-Arafel ya da daha doğru tabirle Arafel, İbranicede “kasvetli sis, zifiri karanlık” anlamlarına gelmekle birlikte semavi dinlerdeki kıyamet gününe bir referans aslında.

Dizinin eklediği Tiran ise (Tyrant değil de direkt olarak Tiran’ı tercih etmişler) ileride Tiran diye anılacak olan Solucan Tanrı İmparator Leto Atreides’e ve Bene Gesserit’in onun yargısıyla yok olacağına bir gönderme olsa gerek. Frank Herbert’ın 4. kitabı olan Dune Tanrı İmparatoru’nun sonlarına doğru Leto ölmek üzereyken Arafel’den bahsediyor:

”İxliler’den korkmayın. Onlar makineleri yaratabilirler ama Arafel’i yaratamazlar. Ben biliyorum, oradaydım.”

Dune-Concept-Art-Illustration-01-Furio-Tedeschi-Leto-II

Arafel Dune evreninde bilinmeyen, karanlık olan yargı günüdür. Arafel hesaplaşma günüdür. Leto aslında şunu demek istiyor: İxliler teknolojide istedikleri kadar ilerleyebilirler, istedikleri makineyi yaratabilirler ama asla tanrıyı ve onun hesaplaşma gününü yaratamazlar. Şimdi diyeceksiniz ki yahu İxliler kim? Kısaca izah edecek olursam; İxliler teknokrasiyle yönetilen ve Butleryan Cihadı’nın yasaklarını pek kale almayan bir topluluk. Dune evreninde teknoloji alanında en önde gelen güç olan İxliler, etik değerleri ve dini baskıları bir kenara bırakarak kendilerini tamamıyla ilerlemeye ve gelişime adamış durumdalar. Bunun neticesinde de imparatorluğun en gelişmiş makinelerini icat ederek bu alanda bir nevi tekel haline geliyorlar.

Ardından Başrahibe Ana fragmanlarda da gördüğümüz kehaneti bir rüya olarak görüyor. Kum solucanı Arrakis’te sembolik olarak Bene Gesserit’i ve imparatorluğu yok ediyor. Yine filmdeki kehanet sahnelerine benzeyen sahneler görüyoruz. En sonda ise Shai Hulud’un ağzının yıldızlara dönüşümünü ve iki mavi gizemli gözü görüyoruz. Bu da sanırım Tanrı İmparator’un solucana dönüşümünü ve ardından tüm benliğinin bölünerek evrene yayılmasını temsil ediyor. Açılan gözler ise Leto’nun ölümden sonra tüm solucanlarda yaşamasına gönderme olabilir veya bu gözler Leto’nun gördüğü ve Altın Yol ile önlemeye çalıştığı insanlığı tehdit eden kadim düşman olabilir ya da şu harika sahneye bir gönderme olabilir:

Raquella Valya’ya ne koşulda olursa olsun, gelecekte doğacak olan tehlikeye karşı Kızkardeşliği güçlendirmesini ve büyütmesini gerektiğini söylüyor. Gerçeği görecek olanın yalnız o olacağını işaret ediyor ki zaten dizinin ilk bölümünün sonunda Valya ”Şimdi görüyorum ana!” diyor.

Valya radikal bir karar alarak bu tehlikeden kurtulabilmenin tek yolunun tahta bir rahibenin oturmasını sağlamak olduğunu savunuyor. Kızkardeşlik içerisinde iki farklı görüş olduğunu saptıyoruz: Gelenekçiler ve yenilikçiler. Dorotea’nın başını çektiği, Butleryanlar’ın makine karşıtlığının bağnaz destekçileri geleneklere bağlı kalmayı yeğlerken Valya ve takipçileri ise Kızkardeşlik’in güçlenebilmesi için her türlü yolu mubah görmekle birlikte yasaklanmış olan teknolojileri kullanmaktan asla imtina etmiyor.

Tamam, Valya vizyoner dedik, ama günün sonunda damarlarında hala Harkonnen kanı akıyor ve Harkonnenlar Atreidesler gibi onur, şeref, gelenek gibi değerlere katiyen bağlı kalmamalarıyla nam salmış bir millet. Harkonnenlar yalnızca kârı ve verimi arzular, değişime adapte olur ve onların biricik gayeleri vardır; o da hayatta kalmak. Hatta filmde de Paul bundan bahsediyor: ”Demek böyle hayatta kaldık, Harkonnen olarak” diyor.

1120-40

Rahibe Ana’nın cenazesinde şahinler görüyoruz ve biliyorsunuz ki şahin Atreidesler’in sembolüdür ve tüm Atreides flamalarında bulunur. Dizi Dune evreninin mihenk taşı olan sembolizmi adeta içselleştirmiş ve bu durum çok hoşuma gitti. Evrenin tonunu ve dokusunu iyice kavramış gibiler.

1120-43

Valya her ne kadar bu durumdan hoşnut değilmiş gibi görünse de, sesi kullanarak Dorotea’yı öldürüyor. Ve Valya o meşhur şiarı haykırıyor:
Sisterhood above all“.
Kızkardeşlik her şeyin üzerindedir“.

30 yıl sonra, Butleryan Cihadı’nın üzerinden tam 116 yıl geçmiş.

1120-46

Bu ”Great Machine Wars” takıntısına da bir türlü anlam veremiyorum. Buna niye ısrarla cihat demiyorsunuz? Hakikaten kabak tadı verdi artık, çünkü filmlerde de Holy Wars deyip durdunuz. Niye bilmiyorum ama ödünüz kopuyor sanki bu kelimeyi duyunca. Fakat yazar buradaki meseleyi izah etmek için cihat kavramını uygun görmüş. Politik hassasiyetleriniz için neden değiştirip duruyorsunuz, anlayabilmiş değilim.

Bu esnada Kızkardeşlik serpilip gelişmiş, tıpkı Raquella’nın arzu ettiği gibi. Bene Gesserit gezegeni olan Wallach Nine çok güzel resmedilmiş. Rahibelerin eğitim aldıkları mekanlar hakikaten takdire şayan. Buradan set tasarımcılarını tebrik ediyorum, setler çok detaylı ve özenli. Kurucu Raquella’yı da unutmamışlar tabi

İmparator, kızını eğitim alması için Kızkardeşlik’e gönderiyor. Bene Gesserit’in artık tüm imparatorluk nezdinde büyük bir saygınlık kazandığını, gerek her soylunun yanındaki gerçeği söyletenlerden gerekse prensesleri dahi eğitiyor olmalarından görebiliyoruz.

1120-54

Bir eğitim sahnesinde Bene Gesserit’in bilimsel açıdan ne kadar geliştiğini gözlemliyoruz. Onlar kesinlikle mistik bir dini tarikattan ibaret değiller. Rahibe Ana Tula Harkonnen beynin nasıl çalıştığını, prefrontal korteksteki beyaz bölgenin yalandan sorumlu kısım olduğunu ve bir insanın yalan söylediğini teşhis edebilmek için nelere dikkat etmeleri gerektiğini eğitim alan genç kızlara öğretiyor. Bunlar Gerçeği Söyletenler’in yetiştirildiği kısımlar.

1120-55

Filmlerde Sardaukar ordusunu gördüğümüz, gri bir cehennemi andıran Salusa Secundus gezegeninin eski halini görüyoruz. Altın Tahta oturan Corrino Hanedanı’nın Kaitan’a taşınmadan önceki ilk yuvası henüz yeşil bir cennet. Dönek bir hanedan tarafından gerçekleştirilen nükleer bir soykırım, gezegeni Dune filmlerinde gördüğünüz haline dönüştürdü. Dune’un temel motiflerinden biri de bildiğiniz gibi ekolojinin kültür üzerindeki öneminin ısrarla vurgulanmasıdır. Burada da bunun bir örneğini görüyoruz. Ayrıca Salusa Secundus, yaşadığımız Dünya Butleryan Cihadı’nda yok edildikten sonra insanlığın evlerinden biriydi.

Prenses Ynez ve imparatorluğun kılıç ustası Keiran Atreides kılıç antrenmanı yapıyor. Atreides askerleri çoğu özellikleriyle imparatorluğa nam salmıştır, ama bunların en bilineni hiç şüphesiz kılıç kullanmadaki ustalıklarıdır. Prensesi bir Atreides eğitiyor, çünkü henüz Sardaukar ordusu oluşmamış.

maxresdefault-3

Konuyla hiçbir alakanız yoksa ve Dune evrenini yeni keşfediyorsanız şöyle diyebilirsiniz: Yahu uzak gelecekte insanlar neden hala kılıç kullanıyor? Hani nerede lazer silahları nerede ışın kılıçları?

Ben de hemen şöyle cevap vereyim size: Burası Star Wars Mtar Wars değil kardeşim. Burası yiğidin harman olduğu, nice baba yiğitlerin kılıç kalkanla telef olduğu Dune evreni.

Holtzman adında bir bilim adamı -ki kendisi tabi ki İxli- Holtzman Efekti denilen bir fenomen geliştiriyor. Bu sayede Holtzman teknolojisiyle yapılan kalkanlar, kişinin etrafından bir enerji dalgası oluşturur ve bu enerji dalgası yalnızca saniyede 3 ila 6 cm arasındaki hıza sahip objeleri geçirir. Yani tüm menzilli silahlar bir anda işlevini yitirir. Hatta Holtzman kalkanını hedef alan bir lazer silahı, nükleer bir patlamaya dahi sebep olabilir. Bu nedenle Dune evrenindeki dövüşlerde yavaşça penetre edip kalkanı geçebilmek için kılıçlar, daha doğrusu hançerler ve bıçaklar kullanılır.

1120-61

Richese Hanedanının dükünü, oğlu ile imparator Javico Corrino’nun kızı prenses Ynez’in düğününü konuşurken görüyoruz. Düğün hediyesi olarak da imparatora yeni inşa ettikleri bir gemi filosu takdim ediyor. İlerleyen sahnelerde de göreceğimiz gibi Richeseler de, insanlığın makineleri ve bir takım teknolojileri yok etmek ve yasaklamak için biraz aceleci davrandığını düşünenlerden. Burada da imparator köşeye sıkışıyor çünkü büyük hanedanlar onun Arrakis’te baharat hasadı ile alakalı sorunlar yaşadığının farkında.

Rahibe Analar kendi aralarında iletişim kurup dükleri ve imparatoru yönlendiriyorlar. Tıpkı Withcer evrenindeki kralların danışmanları olan büyücüler gibi. Bu arada Witcher demişken, imparatoriçe Natalya’yı canlandıran oyuncu da Witcher dizisindeki Cintra’nın Dişi Aslanı Kraliçe Calanthe’ye de hayat vermişti ve Witcher kitaplarını da okumuş biri olarak beni her sahnede kendine hayran bırakmıştı.

Tüm o soylular, dükler, baronlar, kontlar ve imparatorlar kendi kararlarını verdiklerini, oyunlar ve tuzaklar kurduklarını, dahice planlar yaptıklarını ve stratejiler belirlediklerini düşünüyorlar, ama aslında hepsi Kızkardeşlik’in minik birer kuklası.

1120-73

Ve diziye özgü gizemli bir karakter olan Desmond Hart’ı elinde bir kumaş parçası tutarken görüyoruz ve bunun bir Bene Gesserit mensubuna ait olduğunu düşünüyorum.

Filmleri izleyenler ve kitapları okuyanlar bilirler ki Fremen gerillalarının saldırılarından kurtulabilmek imkansıza yakındır. Desmond Hart ise bu saldırılardan tam 12 kez kurtulmuş ve Arrakis’te başarılı operasyonlar gerçekleştirmiş birisi. Ayrıca son operasyonunda da sağ kalan tek kişi imiş. Buradan onun ne denli kudretli bir asker olduğu sonucuna varabiliriz.

1120-79

Rahibe Ana Kasha’nın rüyasında çürümüş bir nar görüyoruz. Burada nar evliliği sembolize etmekte ve de bu evliliğin uzun sürmeyeceğine veyahut bunun doğru bir evlilik olmadığına dalalet etmekte.
Shai Hulud Kasha’yı yutuyor ve en sonda yine anlayamadığımız homurtularla birlikte iki mavi göz görüyoruz. Bunlar daha önceden de bahsettiğim gibi ya Paul’un ya Tanrı İmparator Leto’nun ya da kadim düşmanın gözleri.

Kasha’nın bu evlilikle ilgili şüpheleri mevcut. Raquella’nın bahsettiği karanlık geleceğe bu evliliğin vesile olabileceğini söylüyor ama Valya geri adım atmıyor ve bildiğini okumaya devam ediyor.

1120-98

Düğün sahnesinde evliliği bir nar ile mühürlediklerini görüyoruz. Eski Terra’daki yani dünyadaki mitler ve öyküler hala unutulmamış demek ki. Çünkü nar Yunan mitolojisinde doğurganlığı, evliliği ve yaşamı temsil eder. Hades de Persephone’a nar yedirerek onu bir nevi yeraltı dünyasına bağlamıştır. Burada da Lord Pruwet Riches Prenses Ynez’e narı yedirerek İmparator’u Dük Richese’ye bağımlı hale getiriyor. Semboller her yerde karşımıza çıkmaya devam ediyor.

1120-105

Harkonnenlar ise yine ticaret peşinde. Harlow Harkonnen, eski dönemlerde onları büyük hanedanlar arasına sokmayı başaran balina kürkünden imparatora bahsediyor. Gayet temiz yüzlü bir arkadaş kendisi. Fark edebileceğiniz üzere, filmlerdeki şeytani Harkonnen imajı ile hiçbir alakası yok. Filmlerde gördüğümüz güçlü Harkonnenlar, ilk sıçrayışlarını balina kürkü ticaretindeki başarılarıyla ve imparatorun kirli işlerini yaparak elde ediyorlar. Ardından da yavaş yavaş insanlıklarını yitirip korkunç ve despotik bir tiranlığa dönüşüyorlar.

Lord Richese cebinden robot bir kertenkele çıkarıyor. Desmond hızlıca robotu haklıyor ve yine akıllara Butleryan Cihadı geliyor. İmparatoriçe makinelerin yasaklandığını sert bir dille hatırlatıyor ve Corrinolar düşünebilen makineleri yok etmemiş olsaydı şimdi burada olamazdınız diyor.

1120-108

İmparator ise zayıf, imparator bağımlı. İmparator Richese Hanedanı’na ve onlardan gelecek olan gemilere muhtaç. Çünkü Arrakis’te eli zayıfladı. Çünkü Bene Gesserit böyle olmasını istiyor. O nedenle küfrü görmezden geliyor. Makineler şirk ve küfürdür adeta Dune evreninde. Normalde görmezden gelinemez ve gelinmemelidir, ama imparator yutmak zorunda kalıyor, çünkü Arrakis’in kontrolünü yitirirse imparatorluğu yitirir ve büyük hanedanlar onu solucanlara yem eder.

1120-127

Dizideki ilk Fremeni barmen olarak göreceğimi hayal etmezdim. Adamlar baharattan bong falan yapmışlar. Yani bu gece kulübü sahnesi tamamen lüzumsuz olmuş ve oldukça çiğ durmuş. Sahilde her ateş yakıldığında gitarla Akdeniz Akşamları söylenmesi gibi her bilimkurgu yapımında da bir gece kulübü/bar sahnesi mutlaka oluyor maalesef. Olmasa da olurmuş ama bu da ilk bölümün nazar boncuğu olsun diyelim.

1120-134

İmparator, Desmond’ın holo kaydını izliyor ve devasa bir kum solucanının onu yuttuğunu görüyor. Desmond’ın normal şartlar altında bundan kurtulması mümkün değil. Desmond ise Lord Richese ile konuşurken çok önemli bir şey söylüyor. ”Makineleri bizim yerimize düşündüğü, bizi kontrol ettiği için yok ettik ama şimdi de bunu Bene Gesserit yapıyor” diyor ve aslına bakarsanız haklı da.

1120-142

Ardından Desmond çocuğu cayır cayır, için için yakmaya başlıyor. Bu esnada Wallach 9’da olan Kasha da aynı şekilde yanıyor. Büyü diye düşünmeyin kesinlikle, çünkü Dune evreninde her ne kadar büyü gibi görünen bir takım olaylar olsa da bu evrende büyü denen bir şey katiyen yoktur. Ekstrem olan her nitelik yahut yetenek ya binlerce yıllık eğitimler ve genetik aktarımlar ile elde edilmiştir ya da teknolojiyle. Peki Desmond kim ve farklı gezegenlerde bulunan iki kişiyi elini dahi sürmeden nasıl yakabiliyor?

Desmond bir makine olabilir. Makinelere karşı bir fanatik gibi görünerek kendi kimliğini gizleyen biri olma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerek. Çünkü gözlerinde garip bir yapaylık mevcut. Hatta Richese Hanedanı’nın dükü, makineler hakkındaki katı görüşleri anlamsız bulduğunu söylüyor ve Desmond ise imparatora makineleri yok etmek de acele mi ettik gibisinden bir cümle kuruyor. Ayrıca Desmond çocuğu yakarken ona bakarak fedakarlığın boşa gitmez umarım diyor. Sanki tüm bunları önceden biliyormuş gibi. Sanki Richese Hanedanı çocuğu bilerek kurban etmiş gibi. Ayrıyetten Makine Seferi kitabında makinelerin insan eti yiyen bir nanobot teknolojisi mevcut. Kitaplardaki bu teknoloji daha sonra filmlerde de gördüğümüz Hunter Seeker’a dönüşecek olan teknolojinin ilk örnekleri.

tleilax

Desmond bir Tleilaxu yüz dansçısı olabilir. İmpartor Javico’nun izlediği hologramda Fremen kıyafetleriyle bekleyen Desmond’ın bir kum solucanı tarafından yutulduğunu görüyoruz ve bundan sağ olarak kurtulması imkansız gibi. Desmond kendini huşu içinde, adeta dini bir teslimiyet ile solucana bırakıyor. Tleilaxler de solucanları kutsal olarak görürlerdi diye belirtmekte fayda var. Desmond halihazırda bir yüz dansçısı olabilir, çünkü imparator, Arrakis’e operasyonlara gidenlerin dönmediğini ve Desmond’ın ise 12 kez sapasağlam döndüğünü belirtiyor. Bu operasyonlarda Desmond ölmüş ve her seferinde ghola olarak yeniden diriltilip geri gönderilmiş olabilir ya da Tleilaxu medeniyeti başarılı bir asker olan Desmond’ın bir gulamını yaratmış ve imparatorluğa kendi emelleri için yollamış olabilir. Keza orijinal Dune kitaplarında gördüğümüz Bene Tleilax ve Bene Gesserit arasındaki düşmanlığın kaynağı da yine Tleilax yüz dansçısı Desmond olabilir.

1120-143

Son ihtimal de Desmond’ın dümdüz, sıradan bir insan olması. Desmond bir şekilde solucan saldırısından kurtulmuştur ve hakikaten de imparatora anlattığı gibi Fremen inancına sımsıkı sarılmıştır. Ardından da Dune evreninde sıklıkla kullanılan zehirler sayesinde çocuğu ve Kasha’yı, etkisi sonradan açığa çıkacak zehirlerle, zehirlemiş olabilir. Ancak bu düşük bir ihtimal, çünkü hem solucan saldırısından kurtulmak imkansıza yakın hem de Desmond çocuk yanarken telepatik yöntemler kullanıyor gibiydi. Bir de Kasha’nın bir Rahibe Ana olduğunu ve vücuduna giren zehirleri algılama ve etkisiz haline getirme gibi yeteneklere sahip olduğunu da unutmamak gerek.

alexandre-gianfreda-guildnavigatorslightlyaise

Dizinin sonu muhteşemdi. Hani bundan daha iyi bir ilk bölüm olabilir miydi, bilemiyorum.
Tleilax ve İxliler’e dair izler gördük ve umarım Uzay Loncası’nı da sık sık görürüz. Çünkü Lonca en güçlü odaklardan birisi ve Lonca’nın uzay seyahatini mümkün kılan organizasyonu ve seyrüsefercileri olmasa Dune evreni karanlığa gömülür ve tüm sistem hiç var olmamış gibi bir anda yerle yeksan olur. Umarım diğer bölümlerde de bu tempoyu sürdürürler ve yeni bir efsanenin doğuşuna hep birlikte tanık oluruz.