Woke Hag’ler, Non-Binary Ejderhalar: DnD’nin Kimlik Bunalımı

Dizi/film platformlarında başladığında çokça eleştirilen sonra da yavaş yavaş normalleşen (“woke”luk [1] çıktısı olarak) toplumsal cinsiyet ve cinsel kimliklerin görünür hale getirilmesi furyası Dungeons and Dragons‘un (DnD) The 2025 Monster Manual’inde de yer aldı. Müjde! Hag’ler, Witch’ler artık kadın-önkabullü [2] karakterler olmaktan çıktı.

Peki bu durum neye sebep oldu?

Bu yeniliğe (?) karşı çıkıp gereksiz bulanlar olduğu kadar evrenin cis[3]-hetero ve partiyarkal olmaktan çıkmasını kutlayanlar da oldu. Konuyu tartışırken “anti-woke” [4] argümanları (herkesi ibne yapacaklar!) bir kenara bırakırsak duruma karşı ya da eleştirel olanların temel soruları şunlar: Bu karakterlerin LGBTİ+ karakterler olması hikâyeye, sisteme hizmet ediyor mu? Medusa gibi mitolojik anlatısı olan bir karakterin “erkek” olarak tasvir edilmesi hikâyenin ve tarihin kendisine ters değil mi? Şahmaran’ı erkek biçiminde çizersek o hâlâ Şahmaran olur mu mesela?

Soruları sakin sakin ele alalım.

Bunun Evrene Katkısı Ne?

Aslında soru tersten sorulabilir: Cis-hetero karakterlerin hikâyeye, evrene katkısı neydi? -Yoktu. Çünkü yaratıkların cinsiyeti ve cinsel yaşamı evrenin dinamiklerini pek de etkilemiyor. Aksine incel [5] kültürünü besleyen bir anlatı söz konusu bile diyebiliriz. Kadınların canavarlaştırılması fantezi dünyasında da olsa kadınların kötücül varlıklar olduğu düşüncesini besliyor. Tabii DnD’nin bu kitapla yapmaya çalıştığı şeyin de evrene katkı koymak olmaktan ziyade hikâye anlatıcılarına yeni tasvir olanakları açmak ve ilgili kitleyi genişletmek olduğunu düşünüyorum (Zaten şu “tetikleyen uyarısı” meselesi de aynı yere çıkmıyor mu?).

Ben yaratıkların cinsiyetsizleştirilmesini ya da farklı kimliklere sahip olmasını pek de evrenin fantastik kurgusunu zenginleştirmek olarak görmüyorum. Bu daha çok tasvire dair perspektifi genişletebilir. Oysa çokça ilginç yaratık eklenerek evren ve hikâye daha da zenginleştirilebilirdi. Mesela Bartu Bölükbaşı’nın Türk Mitolojisi Atlası ya da Ahmet Burak Turan’ın Türk Canavarları Sözlüğü’nde de adı geçen bir dolu efsanevi yaratık yer almakta. DnD’de hahsatları, Kara Kula’yı, Obotlar’ı ve daha nicelerini bu evrende görmek fena olmaz mıydı? DnD yaratıcıları bunlara yer vererek çokkültürlülüğe katkı sağlayabilecekleri gibi evreni de zenginleştirebilirlerdi. Ama kısmet cinsiyetlereymiş. Gerçi böylesi bir yeniliği (?) talep eden kimdi ya da hangi cinsiyetti, belirsiz. Temel hedef politik doğrucu bir evren çizmekten ziyade popüler tartışmalara girerek popülariteyi artırmak olmalı.

Epik kahramanlıklar ortaya koyabilmenin yolunun kesilen yaratıkların cinsiyetinden geçtiğini pek de sanmıyorum. Çünkü kahramanlık eylemlerin ve seçimlerin bir sonucudur. Verilen kararlar, yapılan tercihler ve sonunda da elde edilen başarı ve zafer, hatta Aşil’de olduğu gibi bazen şanlı bir zaferin ardından gelen trajik bir yenilgi. Bu bakımdan DnD esas hedefinden biraz şaşmış görünüyor. 

RPG oyunları her yerde ve her tarihte geçebiliyor, oyuncular diledikleri gibi bir karakter tasvir edebiliyorlar. Hikâye anlatıcısı da NPC’lerine özellikle cinsiyet ve cinsel kimlik eklemek istiyorlarsa ve hikayede de bunun bir yeri varsa kendilerini tutmalarına gerek yok. Konu RPG olunca gerçekten en temel tartışma cinsiyet kimliği mi oluyor? Ayrıca neden cinsiyet kimliğini ortaya koymak için toplumsal kabul görmüş cinsiyet göndermelerine ihtiyaç duyuluyor? Gizem’in müthiş sorusunu sorayım: Kadın paladin zırhının üstüne çiçek mi takmalı kadın olduğunu vurgulamak için?


Araya Biraz Teori

Bu cinsiyet kimlikleri ve cinsel kimlikler meselesi oldukça teorik ve uzun bir feminist tartışma tabii. Cinsiyetlerin akışkan olduğu, sabitlenemeyeceği vs. cinsiyet temsillerinin aslında birer performans olduğu fikriyle başladı (bkz. Judith Butler, Cinsiyet Belası: Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi). Toplumsal cinsiyetin giyinme, mimikler, konuşma tarzı vs. ile görünür hale getirilmesi konusunda daha kolay hemfikir olabiliyoruz. Ancak iş cinsiyete (eski deyişle biyolojik cinsiyete) geldiğinde bu iddiayı kabul etmek zor oluyor. E ama genler? Peki ya hormonlar? (Vallahi kocaman tartışma. bell hooks’tan Monique Wittig’e çeşitli isimlere bakabilirsiniz)

Korkmayın, kimse sizin cinsiyetinizi elinizden almayacak. Bu yalnızca teorik ve dilsel bir tartışma. Elbette biyoloji dediğimiz şey daha somut olgulardan hareket eder. Butler basitçe “kadın yoktur” demiyor, fakat “kadın” dediğimizde kelimenin taşıdığı tüm alt anlamları ve göstergeleri serimlemeye çalışıyor. Benzer şekilde konuyu tartışan Monique Wittig de Straight Düşünce kitabında bulunan “Kadın Doğulmaz” yazısında kadının “erkek sınıfının ürettiği tarihi biyolojikleştiren yorumun simetriği” olduğunu iddia eder (Wittig, Straight Düşünce, s. 44).

Uzatmayayım, son dönem (4. Dalga) feministler son kertede cinsiyet yoktur demiyor, cinsiyete dair oluşturulmuş söylemlerin tarihsel, kültürel ve ideolojik birer kurgu olduğunu iddia ediyor. Başka kültürlerde ikiden fazla cinsiyet kimliği olabildiğini, ikili (binary) cinsiyet kurgusunun Batı’ya ait bir ideoloji olarak propagandasının yapıldığını uzun uzun anlatıyor. Kavram çorbasını geçecek olursak bu tartışmalar da gerçek hayata ve onların sorunlarına pek dokunmuyor, ayrıca alternatif bir yöntem ya da kimlikleri aşan, kapsamlı bir mücadele de önermiyor [6]. Ama bu feminizmin kendi iç tartışması, konuyu feministlere bırakıyorum.

Zaten DnD 2025 Monster Manual’in amacı bu teorilere katkıda bulunmak değil. Kitapta yürüttükleri politik, teorik bir tartışma da yok zaten. Mesele popüler kültürde etkin hale gelen kimlik politikaları ve kimliklerin görünür olma, kabul görme talepleri; kısaca ABD politikasını belirleyen “woke”luk. Pek çok politik kavramın içinin boşaltılarak popüler dilde ve kültürde yer bulması olarak “woke”luk, özgürlük kavramını seçme özgürlüğüne indirgeyerek varolan sistemi beslemeye hizmet eden bir akım nihayetinde. Dünyayı değiştirmek, eşitlik, özgürlük getirmek gibi bir iddiaları da yok. Kapitalist paradigmanın içine sıkışmış liberal kimlik politikalarının uysallaştırılmış hali de diyebiliriz.


Medusa Erkek Olursa?

Tarih ve mitoloji konusundaki hassasiyeti tebrik etmekle birlikte o tarih ve mitoloji anlatısının belli bir ideoloji tarafından yazıldığı, o ideolojiyi yeniden ürettiğini de unutmamak gerekiyor. Pandora, Lilith, Medusa, Salomé gibi figürler kadınların şeytanîleştirilerek tehlikeli varlıklar (femme fatale [7]) olarak algılanmasına ve bu şeytanî yanından dolayı kadınları baskı altına almak gerektiği yönündeki ideolojiye katkıda bulunur ve bunları pekiştirir.

Yeri gelmişken şundan da bahsetmek lazım: İbranî dinlerin kadınları kötücül varlıklar olarak mitleştirmesi yaygınken Doğu’daki pek çok kültürde kadınlara ve kadınlığa dair daha farklı anlatılar da mevcuttur. Şahmaran’ı hatırlayalım. Kendisi bir bilgelik örneği göstererek öldürülmeyi kabul etmiştir. (Ayrıca Şahmaran da kadın kalıversin. Hikayenin mesajı cinsiyete değil de insana dair bir gönderme olsun. Dünyayı bu kadar da cinsiyet ve cinsellik paradigması üzerinden algılamanın kendisinde bir sorun var.)

Dungeons and Dragons’un Youtube kanalında yayımlanmış olan “New 2024 Monster Manual | Everything You Need to Know | D&D” videosunda Todd Kenreck DnD yaratıklarının “çeşitli şekillerde “yeniden tasarlandığı”nı” iddia ediyor ve ekliyor “bir yaratığı yeniden tasarlarken yaratığın hikâyesini ve kişiliğini daha iyi ortaya çıkarmak istedik” [8]. Paşalar bir Hag’e amca, dayı kazandırmak, dyrad’lara çiftleşecek eş vermek, incubus ve succubus’lara cinsiyet kimliklerini seçme imkânı tanımak istemişler esasında [9]. Yani konunun feminist mücadele ile uzaktan yakından alakası yok. Yeni bir tarih yazımı ya da anlatı kurma gibi bir amaç da yok. Tartışmaların ateşini söndürün.

Sonuç Yerine

Öyle şey mi olur?”, “DnD’yi bozdular” gibi karşı çıkışlardan önce belki de alışık olduğumuz fantezi evreninin ürettiği ve yeniden ürettiği ideolojik arkaplana ve anlatıya bakmak yararlı olabilir. Öte yandan DnD’nin müthiş devrimci bir amacının olmadığı, yaratıkların farklı görünümlerde olmalarının hikâye anlatıcısına ve oyunculara tasvir ve hayal kurma yönünden zenginlik kazandırabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Konu kısa yoldan reddedilemeyecek kadar derin bir tartışmaya alan açıyor. Tarih yazımının yanlılığından, hikâyelerle desteklenen patriyarkal kurgudan ve popüler kültürün mahiyetinden bahsedilebilir.

Kimse kimseyi ibne yapmayacak, cinsiyetini de elinden almayacak. DnD de eni sonu bir kurgu, bir hikâye. Bu kurgusal dünyadaki karakterlerin tasvirlerinin genişlemesinin kimseye bir zararı yok. Hatta trans bir canavar veya karakterin tasviri belki de fantezi dünyasını ve bu dünyaya meraklı kitleyi tersine etkileyebilir. Böylece insanlar karşılarındaki insana ya da oyundaki karaktere cinsiyet yüklenmeden zihninde o karakteri canlandırabilir. Karakterleri cinsiyetleri bağlamında değil, hikâyeleri bağlamında algılamaya başlayabilirler.

DnD yazarları evreni gerçekten zenginleştirmek istiyorsa farklı cinsiyetlerden ziyade başka kültürlerin mitolojik varlıklarını ve bunların hikâyelerini ekleyebilirdi. Böylece evren oyuncuların hayalgücünü -entelektüel olarak ufuklarını da açarak- besleyebilirdi.

Sakince masaya oturup 20’lik zarınızı atabilirsiniz; radikal bir şey yok.

Hazal Akpınar


Sonnotlar:

[1] Aslında 1930’lardan beri Afro-Amerikalılar tarafından kullanılagelen bir deyiş, şimdilerde liberallere karşı kullanılan sarkastik bir sıfat. 

[2] Cinsî olarak önkabullü olmak demek bir kişinin görünüşüne, ismine vs. bakarak onun cinsiyet kimliği hakkında bir algıya sahip olmak demek. Medusa’nın da “ben kadınım” gibi bir beyanı var mı, belli değil. Ancak anlatıcı onun kadın olduğunu bol bol vurguladığı için bu beyan tartışmasını bir kenara bırakıyorum, kendisinin kadın olduğunun önkabullü olduğunu düşünüyorum.

[3] “Cis” kelimesi Türkçe’ye “trans olmayan”, “natrans” olarak tersinden bir anlam kurularak çevrildi. Doğduğu cinsiyetle (eski dilde biyolojik cinsiyeti ile) beyan ettiği kimliği eşleşen kişiye “cis-kadın/erkek” deniyor. 

[4] Muhafazakar tayfanın “woke” kelimesinin popülerleşmesi sonucu kendilerine verdikleri isim olmakla birlikte zamanla toplumsal eşitlik savaşçıları (SJW) tarafından argümanlara eleştirel yaklaşanlara kadar genişletilen aşağılayıcı bir söz haline gelmiştir.

[5] İncel, yani “involuntary celibate” (istemsiz bekâr) popüler kavramlarımızdan biri. Cinsel olarak bir partner bulamamış, kadın düşmanı olan, kadına karşı nefreti ideoloji edinmiş erkek (ve eril) bireyler. Daha derin bir inceleme için ContraPoints’in eleştirel videosuna bakmanızı öneririm (Türkçe altyazı da mevcut): Contrapoints, Incels, Youtube, https://www.youtube.com/watch?v=fD2briZ6fB0 

[6] Böyle durumlarda aklıma hep Metin Çulhaoğlu’nun “iki sınıf vardır, gerisi entelektüel gevezelik” sözü geliyor. Teşbih yoktur.

[7] Femme Fatale ile ilgili harika bir Mahzen yazısı bulunmakta. Bkz. Ecem Akçalı, Popüler Sanatta Femme Fatale, Mahzen, https://www.mahzendergi.com/2019/10/08/populer-sanatta-femme-fatale/ 

[8] New 2024 Monster Manual | Everything You Need to Know | D&D, Youtube, https://www.youtube.com/watch?v=Nva6KVInuNA 

[9] a.g.y.

Görselin kaynağı: https://fandompulse.substack.com/p/dungeons-and-dragons-2025-monster

**Yazı fikrini veren Batuhan Tunçdemir’e, yorumlarıyla yazıyı renklendiren Gizem Muktedir’e teşekkür ederim.