Netflix platformunda dizi olarak da uyarlanan, Türk bir yazarın “fantastik” kategorisinde yazdığı ikinci kitap olan Kübra, hızlı bir giriş ve anında kitabın içine girmenizi sağlayan yazın diliyle, bizden bir hikaye okumak isteyen ve fantastik/ bilimkurgu seven okurlara keyifli bir macera sunuyor.
Açıkçası, yazarın diğer bir kitabı olan Sıcak Kafa’nın da dizi uyarlamasını izlememiş sadece kitabını okumuştum. O dönemde de yazarın yazım dilini etkileyici ve akıcı bulmuş, özellikle coğrafyamızın toplumsal ruh halini etkileyen birtakım olaylara atıf yapması çok hoşuma gitmişti. Kübra’yı okuduğumda da, aynı hareketli ve zaman düzleminde bir ileri bir geri giden hikaye anlatımı, yazın dilinin sadeliği, cümlelerin salt gerçekliği hiç yumuşatmadan üzerime fırlatan tarzı beni hemen heyecanlandırdı. Hikayenin karakterlerini sanki balkondan baktığımda görebilecekmişim gibi iyi tanıyor olmak hissi, bizden bir hikaye olması, bütün tanıdığım unsurların gerçekçi bir bilimkurgu içerisine sarmalanmış olması, kitabı her önüme gelene tavsiye etmemin en büyük sebebi oldu.
Özellikle laik ve dini unsurlar ile ayrışan, “birtakım mihraklar tarafından” gittikçe daha sert bir ayrışma ve düşmanlık kültürüne doğru itelenen ülkemizde, Afşin Kum’un bu kurgusunun “paralel evrenlerde” yaşanabilecek gerçekliğe bu kadar yakın yazılmış olması okurken tüylerimin diken diken olmasına da sebep oldu. Genel anlamda, karakterleri iyi tasarlanıp yazılmış, üzerine düşünülmüş ve kurguya yönelik tahmin edilebilir davranışlar sergileyen orta zekaya sahip NPC’ler olarak oldukça başarılı buldum. Tahmin edilebilir olmaları bana göre negatif bir durumdu. Karakterlerin bazılarını, özellikle Berk, Muzaffer ve Adem karakterlerini oldukça yüzeysel buldum. Ancak amaca yönelik ve okuyucuyu hikayeden saptırmayan bir tarzı var ve bu tarzı da beğenen oldukça fazla kitle var. Kitabın son kısmında yalın ve olduğu gibi sahnelenmiş olan “direniş” anlatımları zihnimde kira vermeden yaşamaya başladı bile.
Keşke ülkemizde bilimkurgu/fantazya yazarken dahi bu kadar politika eleştiren hikayeler kurgulamasak… İnanılmaz, ama dünyanın başka yerlerinde insanlar bunları konuşmadan, tartışmadan da edebiyatla ilgilenebiliyorlar. Bu açıdan kurguyu oldukça yüzeysel ve eleştiriden uzak buldum. Sanki yumuşacık ve üstten üstten birtakım yerlere değinilmiş, ama hiç bir fikir beyan edilmemiş bir anlatım benimsenmiş. Bu tarzı da “kaçak dövüş” olarak tanımlasam ve asla hoşlanmıyor olsam da, yine “dış mihrakların” alınabileceği ihtimalini değerlendirerek haklı buldum.
Okuduğunuz üzere, ülkemizde politikaya değmeden kitap bile eleştiremiyoruz. Zaten Avrupa ülkeleri de hep bunu kıskanıyor.
Sonsöz;
Afşin Kum’un bu kitabı da Netflix tarafından ekranlara uyarlanmış ve ciddi bir izleyici kitlesi oluşmuş. Bir zamanlar Ruhi’nin de tavsiye ettiği üzere, Türkiye’de yapılan fantastik ekran işlerini desteklemek isterdim, yine istedim, ama kitaptan sonra baya zor oldu, başaramadım. Neyse ki bu sektör benim izlemelerimi ciddiye almıyor.
Kapak görseli: https://kayiprihtim.com/kayip-rihtim/kayip-koseler/kubra-afsin-kum-yazarinin-kaleminden/