Yüzüklerin Efendisi’nde ‘Siyahilerin Kullanılması’nı Eleştirmek Irkçılık Mıdır?

Elin derdi, bizi yorarken.

“The Lord of the Rings: The Rings of Power” dizisinden görseller gelmeye başladı. Haliyle, farklı ten renkleri, tipler falan kullandıkları görününce gene ırkçılık hikayeleri başladı.

Bizi pek de ilgilendirmiyor diye düşünüyorum diye başlayayım. Hatta bu konu hakkında bizim ülkede cidden yorum yapılabilecek tek mecra, belki bunun gibi fantastik edebiyat alt-kültür dergileri olmalı belki de.

Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve siyasal problemlerinin yanında bir dizide kim oynamış.. yani.. ne kadar dert olabilir ki. Dünya’nın covid, çevre, sürekli artan ekonomik eşitsizlik, güçlenen totaliter ülkeler gibi dertleri varken, buna takılmak..

CIMBIZLI ŞİİR. Ne atom bombası Ne Londra Konferansı Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna; Umurunda mı dünya.

Sonunda ırkçıda olurken..

Önce feministim demek absürt olmaya başladı, sonra sosyal adalet savaşçısı (SJW) negatif oldu, şimdi de bu oyuncu “Fiziksel özellikleri nedeniyle bu role yakışmamış.” demek ırkçı olmamalı.

Romeo ve Jüliet ilk oynandığında her rolün erkek oynuyormuş. Şimdi böyle bir şey yapan vardır, onu da herkes eleştirme hakkına sahiptir. Sanatsal tercihler eleştirile eleştirile bir yere gider. Jüliet rolüne 14 yaşında çocuk koysanız, o da yakışıksız kaçar. Her dönemin kendi ruhu var. Ama eleştirilere politik bir arka plan verirseniz o zaman o kelimeleri öldürürsünüz.

Nasıl SJW lakabı ağır negatif algılansa da kalben kabul ediyorsam, bu konularda mızmızlanınca ırkçı denecekse eh, onu da zorla kabul edeceğiz herhalde. Irkçı lafının da içi böylece boşalmış olmasıyla ilgili adım olacak. Maalesef feminist lafının da ağır bir şekilde boşaldığı gibi.

Yüzüklerin Efendisi; “Bir İngiliz

Batının, propaganda gücü aşırı yüksek ülkelerin ekonomik/sosyal sorunlarıyla başa çıkmak yerine kozmetik olarak yarattıkları eğlence sektöründeki kozmetik ten rengi, kültür farklılığı masalları bizi de etkiliyor ya…

2000 yılında, daha bu işler “politik” hale gelmemişken Otello’yu siyahi bir abi baş rolünde izlemiştim. Hiç ama hiç etkilememişti, basitçe sanatsal seçim olarak görmüştüm. Artık politik bir seçim. Verilen politik seçim de: “Hepiniz fakirsiniz. Bizim ülkelerde Anglo-Saxon, Germanic falan olmayan gruplara hiç gelişme şansı vermiyoruz, ama bakın nasıl fantastik hikayelerde onlara yer veriyoruz.” gibi milleti aptal yerine koyuyorlar. Hatta dünyanın diğer tarafındaki bizi bile böyle etkiliyor. Çok etkilediğinden değil, bizim yangın çok büyük politik olarak, işte böyle Facebook’ta goy goy yapıyoruz.

Hayır abicim, böyle İngiliz Mitolojisi kuracağım diyen bir adamın eserlerinde özen göstermek lazım karakterlerin tiplerine. Boyları, posları, tipleri falan önemli. Her karakteri bir erkek de oynayabilir ama bazılarını basitçe kadınların oynadığı gibi. Bu kişiler bir hikayeyi temsil ediyorlar.

Sanatsal tercih olarak algılamak isterdim ama çok geç. Sırf soytarılık ve iki yüzlülükleri bu ülkelerin. Ha “Bize ne?” denirse, bence de. Bize ne? Ama böyle bir eğlence aracında “Bu tip buraya yakışmamış.” diyemeyeceksek, geçmişteki ve hala yaşanan korkunç olaylara “Irkçılık!” diyemez hale geliriz.

Ne güzel wall of text döşedim.