Kutsal Doğum Adası, Sonçıkışlılar tarafından temizlenip, ruh taşları eksik de olsa yerlerine konunca Su Halkı ile uzun bir zaman sonra barış yapılmış oldu. Herkesin gözü önünde yapılan bu barış sayesinde insanlar önyargılarıyla eskiden Su Şeytanı dedikleri bu yaratıklara “Su Halkı” demeye kendilerini alıştırmaya başladılar. Gerçi kimisi hala denizi başlarına geçirmelerinden korksa da kışın hemen başında işlerin normale dönmesi herkesi mutlu etmiş görünüyor.
Son zamanlarda kasabada görülen tek problem, tüccarların kurmak istedikleri normal ekonomik hayatın; yangınlar, suikastler ve tehditler ile sekteye uğraması. Özellikle Anmaslı Güney Yelbüken Ticaret Şirketi yöneticisi Korius Balbal’ın evinin yakılması ve ardından da adamlarıyla birlikte vahşice katledilmesi, bu problemin tüccarlar arasında güvenlik krizine dönmesine sebep oldu. Cinayetlerin arkasında, hala yeri tespit edilemeyen Prens Elohir’in olduğunu iddia edenler kadar rakip devletlerin ajanları tarafından tertiplendiğini düşünenler de var. Ahali en kısa sürede bu işin aydınlatılmasını umut ediyor.
Kasabaya karın yağmaya başlamasıyla birlikte Valilik ve Tapınak desteğiyle yapılan barınma amaçlı evlerin kıymeti ortaya çıktı. İnsanlar en azından soğuktan kendilerini koruyabilecekleri dört duvarın arasında barınıyorlar.
Ekonomik hayat ise tüccarların hayatları sürekli bir tehdit altında olmasına rağmen gittikçe daha canlı hale geliyor. Közlü eşyaların dahi satıldığı kasaba, bölgenin uğrak noktalarından biri haline geliyor. Korsanlara rağmen… Üstelik okuma yazma oranları bile yükseliyor. Korsanlara rağmen… Eh, vali de bir korsan kaptanı zaten. Durumun ne kadar iyi olduğu, yakın zamanda gelen cüce kolonicilerden de anlaşılabiliyor. Son olarak tersanenin de Grisna Kardon’a ait ilk parti ticaret gemilerini teslim ettiği öğrenildi. Tersane şimdi yeni gemi siparişleri bekliyor.
Sonçıkış korsanlarının bölgedeki diğer korsanlarla zaman zaman işbirliği yaptığına dair rivayetler ve hikayeler de anlatılıyor ama kim bilir? İnsanlar sadece ağzı olduğu için hunharca konuşma hakkını kendinden gören yaratıklar. O yüzden kimse bu zırvaları teyit edemiyor.
Sonçıkış kış aylarına kendi gündelik dertleri ile giriyor. Gelecek olan ilkbaharın geçen sene ilan edilen Altın Bahar bereketinde ama onun gibi kanlı olmaması umut ediliyor. Zaten haydutlar temizlendi, goblinler dağıtıldı, su halkı ile barış yapıldı. Lejyonun yardımsever çabalarının da katkısı ile asayiş en azından kasaba dışında sağlanmış görünüyor.
Kısaca, şafakta görülen yeni altın bahara ulaşmak için sadece zorlu kıştan geçmek gerekiyor. Eas yardımcımız olsun.