Bir reaksiyon yazısıyla karşınızdayım. Geçmişte yazdığım ve FRP oyunlarında karakter ölümlerini işleyen şu yazıma uzun yıllardır oyun oynattığım Kemal Gökçe’den bir tepki yazısı geldi. Aşağıda sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim.
***
Selamlar; Ruhi üstat bir DM gözüyle karakter ölümlerinden de bahsettiği bir makale yazmış. Yılların tecrübeyisle “Kaybetmeyeceğin oyunu kazanınca sevinmezsin” ya da “kaba kuvvetle her düşmanı alt edebilme yanılgısı” gibi tespitleri var. Katılmamak mümkün değil tabi. Özellikle uzun süren oyunlarda karakterlerin sahip olduğu özgüvenin aynı zamanda onların sonunu getirmesinden duyduğu endişe ve üzüntüleri anlatmış. Eyvallah… Bir de ben yazayım dedim.
DM gözünden yazılanla karakterin bakışı farklı olabilir mi? Bahsi geçen makalenin yazarı ile yaklaşık 10 yıldır neredeyse aralıksız pek çok dünyada pek çok karakteri büyük keyifle oynadım ve söylediği gibi onun verdiği emeğin üçte birini vermedim. Bir DM’in hikâyenin kurgusuna ve tek tek oyunlara emek vermesi ya da oyuncunun; oyun içi veya oyun dışı, karakterinin o hikâyede daha çözmesi gereken çok şey olması, oynadığı karakterden çok keyif alması oyun içi kararları ne kadar etkilemeli? “Aman diyeyim oyun bozulmasın” kafası, ancak bir büyücü halfling ve hırsızdan oluşan ekiple, belki olur. Oynanan oyun da Türk dizisine döner. Bu kafayla oynayan bir paladin, fighter ve gözü pek bir ranger varsa, DM’e önerim düşmanla her konuşmalarında bluff, her zindana girişlerinde courage attırmak olur. Elbette özellikle uzun süren yüksek levelli oyunlarda oyun içi alınan büyük sorumluluklar, büyük fedakârlıklar da gerektirir. En babasından büyücü olsan da kafana taş atan köylüye aldırmamak gibi ufak bir örnek ya da Orclar ve Hydralarla geçen mücadelenin ardından günün sonunda seni bağıra çağıra fırçalayan Bakan/senatör/Kral karşısında boynunu bükmek gibi. Bir paladinin amacı uğruna ortamdaki evilleri idare etmesi gibi vs… Fakat bir frp karakterini iyi oynamanın yolu bazen tüm oyun içi, oyun dışı kaygılardan azade düşünmekten geçer. Onu, yaşadığı dünyanın gerçekleriyle özdeşleştirmek gerekir. Onlarca yaratık ve ölüm görmüş bir karakter için ölmek, çoğu zaman göze alınan bir risktir. Oynanan oyunlarda oyun içinde bir an gelir kahramanca ölmek, tüm görev ve amaçların önüne geçer. Hatta sonunda bir kahramanlık olmasa dahi orada, o anda ölümüne savaşmak ya da hayatı boyunca o ana pişman olmak arasında seçim yapmak zorunda kalır. Oyun dışı yıllardır oynanan bir oyun için verilen onca emeğe, kurulan güzelim ekibe o güzel oyun günlerine aldırmamalıdır oyuncu. Böyle anlar çok nadir olmakla beraber şahsen açık ara frp’de en keyif aldığım oyunlardır. Bazen şansın yaver gider, genelde de oturu ağlarsın ama doğru bir ölüm gerçek bir kahraman için de iyi bi oyuncu için de doğru bir seçimdir. Yani DM yazdığını oynatır, oyuncu karakterini oynar. Karakterinle yaşarsın, onunla ölürsün.Ne olursa olsun bu böyle olmalıdır. Daha iyi DM ve daha iyi oyuncu olmanın yolu budur diye düşünüyorum. Bir oyuncu olarak 10. level fighter, 7 level vampir ya da 1 level Bard oynamak benim için aynı. Ben ölmekten korkmuyorum. DM düşünsün.