Zincirsiz Eyteroğul II

Eyteroğlu,

Biliyorum beklediniz, neşenizi bi ara kaybettiniz. Bazılarınız yaşıyor mu acaba diye sordu Eyteroğlu. Gittim Anmas’ın ünlü kütüphanelerinden okudum, dinledim ölü prensinden Dromnej’in, bir gecede kaderi değişti, gitti ne yazık.

Şarapçılarıyla konuştum Prolan’ın, evsizlerine sordum Krolan’ın. Nerededir bu Eyteroğul? İsmi yok cismi yok. Ben de bir avcının kan izlerini takip etmesi gibi hikayeleri takip ettim. 

En son elime geçen bir vekil memurun notlarında 3 yıl önce bir haydut saldırısında bahsediliyor. Kendisi esir düşmüş. Keza notları da önce yanındaki mendilin üzerine yazmış. 

Anlattılar uzun uzun bana, Kino’ya da size aktarmak düşer:

Dış köylerden alacağımızı toplamaya ilerledik Anmas’tan. 

Çok dediler karadan gitme ama deniz de boğuşuyor iki dev demişler adına fırtına. 

Yolda saldırdı haydutlar bize, 

Garip de adamlar yüzlerinde dövmeler 

Kanıyor ama acıtmıyor sanki, 

Gözünde bir alev korkmuyor gibi. 

Af diledim, gaf yaptıysam dedim 

Özür dilerim, bağış diledim. 

YETER ki kafam kalsın boynumdan üzeri. 

Yanlış anlamış olacaklar gözlerinde öfke ama durdular bi

Eyter? Diye sordular, ne derim bilemedim dedim he evet Eyter.

“Eyterdir evim benim.”

Yalan düpedüz tabii ki, sahipsiz topraklardan değil yüce Anmas’tan gelmeyim. 

Aldılar götürdüler beni biraz korkmuşlar, biraz ürkmüşler, biraz sinirliler. 

Eas dedim o an, bana belki bir gece daha verdin güneşin bol olsun üstümüzde. 

Götürdüler mağaralarına. 

Tapıyorlar bir şeye sanki bir şahin sanki bir karga 

Çok sonra anladım, asıl olan hepsinden daha kara. 

Çözdüler ellerimi koydular bir kafese aynı bir hayvan gibi 

O geceyi geçirdim rüyalar aleminde, kabuslar içinde. 

Uyandığım gibi hatırladım olanı biteni bir de gördüm yanımda dikileni. 

Bir adam sanki bir ork gibi soluyor burnundan 

Bağlamışlar elini, kolunu, ayağını ve ağzını. 

Canavar desen değil insanoğlu gibi duruyor 

Sonradan öğrendim, kendisi Eyteroğul oluyor. 

Çözdüm ağzını dedi “Bu gece ben bunları, 

Öldürecegim çünkü günahkardır hepsi

Ateşe değil ateşin sahibinedir duaları, 

Karga değil gördüğün sakat bir ejderha

Güçsüz kalmış belli değiştirmiş hedefini 

İnsanı Kuvvetiyle değil, aklıyla yenmeli

İnancı bozuk insanı kolaydır alt etmesi”

Gece çöktü erkenden, dualar, karanlık fısıltılar her yerdeler, 

Nasıl özgür olacak bu eller? 

Hele ya bu Eyterlininki? Elleri, kolları, dizleri. 

Şüphelerin deryasında ben bir ileri bir geri 

Bi anda kırdı Eyteroğul önce kolundaki zincirleri sonra dişiyle parçaladı ellerindeki ipleri. 

Ya kafes mezar olur bana ya da kul ederim demirleri silah olurlar bana, 

Onu tutsak tutan demirler elinde mızrak oldu 

Kaç adamın gözündeki alev, oracıkta is oldu. 

Eyteroğul nereye dedim, ağzımdan çıktı kimliği. 

“Azizin yolunu kirletenleri haber vermeliyim”

Bulduğu bir ata binmişken sinsi bir ok çıktı yaydan, 

Okun üstünde bir koku, üstünde siyah bir keder. 

Saplandı sırtına yiğidin, çığlığı geldi derinden. 

Düşmedi atından, ancak zehir girdi içeri deriden. 

Dua ettim isimsize, yaşar umarım diye. 

Kurtardı bilmediği bir canı, hikayesi kurtaracak binlerce inananı. 

Ve Ozan Kino der iki

Monos hikayeleri; iki, iki! 

Oku, okut, dinle, anla. 

Törpüle kibrini, bileyle gönlünü. 

Günahkara kıyamet hep yakın.


Barış Akpınar

Görsel: The Battle of San Romano
Sanatçı: Paolo Uccello
Kaynak: Britannica