Bir Hunter The Vigil Hikayesi: Saka Mahallesi

Hunter the Vigil: Saka Mahallesi

 

Yakın zamanda yaklaşık 3 aydır oynadığımız Hunter the Vigil: Saka Mahallesi FRP serisini bitirdik. Çeşitli nedenlerle, oyuna başladığımız ekipten çıkanlar ve sonradan ekibe dahil olanlar oldu ancak genel olarak hikayeyi aksatmadan seriyi bitirmeyi başardık. Bu süreçte oyunda yer alan tüm oyunculara çok teşekkür ederim. Bilmeyenler için kısaca bahsetmek gerekirse, Hunter the Vigil, oyuncuların, insanları karanlık varlıklara, kam emicilere, şekil değiştirenlere, büyücülere, iblislere ve türlü mahluklara karşı koruyan “avcı”ları canlandırdıkları bir rol yapma oyunu. Bizim oyunumuzda oyuncular, İstanbul’da kurgusal bir semt olan Saka Mahallesi’ni korumaya çalışan ve geceleri sokakları nöbet bekleyen “avcı”ları canlandırdılar.

“Hunter the Vigil” kitabında ve diğer Hunter kitaplarında, Amerika’da veya Avrupa’da karşılaşılabilecek avcı topluluklarından bahsediyor. Ben bu oyun serisine başlamadan önce, çok daha basitçe Türkiye’deki avcı toplulukları neler olabilir üzerine birşeyler karalamıştım. Burada hem bu yazdıklarımı paylaşmak hem de hikayemizde neler oldu kısaca onlardan bahsetmek istedim. Oluşturduğum bazı avcı toplulukları doğrudan Hunter kitaplarındaki toplulukların Türkiye’ye uyarlanmış halleri olup, bazılarını ise doğrudan ben tasarladım.

 

Keyifli okumalar…

 

Anadolu Av Tarihi

 

İnsanlar ve canavarlar arasındaki mücadele ilk çağlardan beri devam etmektedir. Orta Doğu’da bunun kanıtları olarak Eski Mısır ve Sümer yazıtlarında yaratıklarla mücadele eden kahramanların hikayeleri vardır. Hitit, Yunan, Roma ve Bizans kaynakları doğaüstü varlıkları ve onlarla savaşan avcıları betimlemiştir. Bazı İslam alimlerinin metinlerinde de iblisin uşaklarıyla mücadele yöntemlerinden detaylıca bahsedilir. Selçuklu ve erken dönem Osmanlı kayıtlarında az da olsa doğaüstü yaratıklara ve avcılara rastlanır. Osmanlı İmparatorluğu gücünün zirvesinde iken tutulan saklı kayıtlarda ise birçok yaratık ve avcıdan uzun uzun bahsedilmiştir.

Osmanlı’nın son dönemlerinde tüm dünyaya ve Anadolu’ya yayılan karmaşa ve savaşlar, yaratıklar için büyük fırsatlar sağlamıştır. Bu dönemlerde avcılar çaresizce her tarafta dolanan canavarları durdurmak için uğraşmıştır. Cumhuriyet dönemi ve düzenin tekrar oturmasıyla beraber yaratıklar ve avcılar da bu düzene ayak uydurmak zorunda kalmışlardır. Günümüzde İstanbul’un kalabalık sokaklarında dolaşan ve Anadolu’nun ıssız tepelerinde saklanan birçok yaratık ve onların peşinde olan, sayıları her gün azalmakta olan avcılar vardır.

 

Eski Dönemlerde Anadolu’daki Avcılar Hakkında

 

Koruyucu Dervişler: Selçuklu döneminde Anadolu’da yaşamış derviş avcılardır. Köyleri ve yörük kavimlerini canavarlardan korumak için savaşmışlardır. Akşehirli Hızma Derviş hakkında anlatılan birçok hikaye, dervişin Konya’yı mesken tutan canavarların hakkından nasıl geldiğini anlatmaktadır.

Gizli Seyahatname: Evliya Çelebi’nin doğaüstü varlıklar hakkında gizli tutulan notlarıdır. Ünlü gezgin, yaratıklar ve onları avlayanlar ile alakalı da kayıtlar tutmuştur. Bunlardan birinde Tuttu Hatun adında bir avcının Elazığ’da azılı bir kurdu nasıl hakladığından bahsedilir.

Gaib Alimleri: Osmanlı’da doğaüstü varlıkları araştıran alimlerdir. Merkez tekkeleri Edirne’de olan bu grubun hizmetinde çalışan, yaratık avlayan fedaileri de vardı. Sultanlar tarafından zaman zaman destek gören alimler 1700’lerin başında iyice güçlerini yitirmiştir. Zamanında alim ve fedailerin gözetiminde olan birçok emanetin bugün kayıp olduğu düşünülmektedir.

Keşif Kurulu: Cumhuriyetin ilk yıllarında doğaüstü olayları araştırmak üzere kurulan devlet destekli kurul. 1960 darbesi sonunda kurulun faaliyetlerine son verilmiş ve tüm çalışmalarına el konulmuştur. Kurul, 2. Dünya Savaşı döneminde Türkiye’ye geçen ve sonrasında güçlenen vampir toplulukları ile alakalı detaylı raporlar hazırlamıştır.

 

 

Günümüzde Türkiye’deki Önemli Avcı Toplulukları

 

Büyük Organizasyonlar (Conspiracy)

 

Ölümsüzler: İsimlerini Pers İmparatorluğu’ndaki elit savaşçı biriminden alan ancak gizli tarihlerinin Eski Mısır’daki mumyalama ustalarına dayandığı söylenen bir tarikattır. Söylenenlere göre seçilmiş bir ölümlü zamansız şekilde öldüğünde yüce güçler onun ruhunu vücuduna geri yollar ve ona ikinci bir şans verirler. Bunun karşılığında ise onu, karanlık varlıklara karşı çarpışması için eğitip, kuşatıp ava gönderirler. Tarikatın ajanları, aldıkları kutsal işaretler sonrasında bu savaşçıları bulur ve onların vücuduna okült-cerrahi yöntemlerle silahlar implante edebilirler. Bu savaşçıları seçen yüce güçlerin neler oldukları hakkında ise tarikat dışına sızan neredeyse hiçbir bilgi yoktur.

Bu topluluğun üyeleri Hunter the Vigil kitabındaki Endowments bölümünden “Thaumatechnology” dalından özellikler kullanabilir.

 

Kayram Endüstri: Yaratıkların biyolojik unsurlarını kullanarak farklı endüstri dallarına yönelik makineler ve özel silahlar üreten bir şirkettir. Yurt dışı merkezli güçlü bir şirketler grubunun Türkiye ayağı olan Kayram, doğaüstü varlıklar üzerinde deneysel çalışmalar da yapmaktadır. Yaratıkların uzuv, kan ve plasma gibi unsurlarını toplamak için çalışan saha ajanları oldukça tehlikeli görevlere yollanmakta ancak karşılığını cömertce almaktadır. Şirket, saha birimlerine güçlü silahlar ve farklı türlerde varlıklarla çatışmalarında etkili olacak türlü ekipmanlar sağlayabilmektedir.

Bu topluluğun üyeleri Hunter the Vigil kitabındaki Endowments bölümünden “Advanced Armory” dalından silahlar kullanabilir.

 

Ordo Patricus: Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı çalışan avcı topluluğu. Bizans İmparatorluğu’nu yıllar boyunca cadılardan ve şer yaratıklardan koruyan bu birim, Osmanlı’nın Konstantiniye’yi fethinin ardından sultanın emrinde yarı bağımsız olarak çalışmaya devam etmiştir. II. Mehmed’in patrikhanenin özerk statüsünü devam ettirmesinde bu birimin faydalarının önemli katkısının olduğu düşünülmektedir. Bugün, Ordo Patricus’a bağlı çalışan tüm avcılar rahip veya Ortodoks değildir ancak hepsi, topluluğun gizli kayıtlarında tutulan bir takım kutsal ayinler konusunda bilgilidir.

Bu topluluğun üyeleri Hunter the Vigil kitabındaki Endowments bölümünden “Benediction” dalından ayinler kullanabilir.

 

Zahid-El Esved: Haşhaşilerin izinden giderek yaratıklarla mücadele eden gizemli avcılar. Hasan Sabbah’ın köklerini attığı tarikat yıllar içinde dallanıp budaklanmıştır. Tarikata bağlı bir grup haşhaşi savaşçının, doğaüstü yaratıklarla mücadele etmek için kurduğu Zahid-El Esved adındaki birlik zaman içinde güçlenip Orta Doğu’nun pek çok köşesine avcılar göndermiştir. Tarikat hakkında bazen yıllarca hiçbir şey duyulmazken, bazı zamanlarda büyük çaplı saldırıları ile güçlü canavar yuvalarını temizledikleri haberleri gelmektedir. Bu gizemli haşhaşi savaşçıları, formülleri yılladır korunan iksirlerden faydalanırlar.

Bu topluluğun üyeleri Hunter the Vigil kitabındaki Endowments bölümünden “Elixir” dalından iksirler kullanabilir.

 

Sessiz Kardeşlik: Özel bir soydan gelip doğaüstü kabiliyetlerle doğan çocukları bulan ve onlara avlanmayı öğreten bir topluluktur. Kardeşlik üyeleri yüzlerce yıldır nesilden nesile aktarılan doğaüstü güçlere sahip çocukların izini sürmekte ve onları bulduklarında eğitmek için yanlarına çekmektedir. Diğer avcılar arasında fısıltıyla, bu soyun, tanrının ilk lanetlediği varlık olan şeytanın kanını taşıyan bir soy olduğu dillendirilmektedir. Bu çocuklar insanlık için büyük bir tehlike arz etseler de güçlerini doğru kullanmayı öğrenirlerse karanlık varlıklara karşı savaşta çok önemli bir görev üstlenmektedirler.

Bu topluluğun üyeleri Hunter the Vigil kitabındaki Endowments bölümünden “Castigation” dalından büyüler kullanabilir.

 

Diğer “Endowments” Özelliklerinin Kullanımı Hakkında

 

Hunter ana kural kitabında ve yardımcı kitaplarda daha başka Endowments özellikleri de sıralanmıştır. Bunların oyunculara kullandırılması oyun yöneticisi inisiyatifinde yapılabilir. Özellikle “Relic” dalında sıralanan tılsımlı eşyalar farklı avcılar veya topluluklar tarafından ele geçirilmiş ve kullanılıyor olabilir.

 

 

Küçük Topluluklar (Compact)

 

Jandarma Dış Tehditlerle Mücadele Birimi: Canavarları avlayan jandarma özel birimidir. Birçok ordu mensubu JADTEM’i jandarmanın istihbarat birimi olarak bilse de gerçek aslında çok farklıdır. Jandarma Genel Komutanı, Birim Komutanı ve bünyesindeki askerler dışında JADTEM faaliyetleri gizli statütedir. Birimin görevi, ordu için ciddi problemler oluşturan doğadışı varlıklar hakkında bilgi toplamak ve mümkünse avlamaktır.

Tekinsöz Vakfı: Doğaüstü varlıkların iş yaşamındaki gücünü kırmaya çalışan iş adamlarının oluşturduğu bir vakıftır ve 1950’lerin başında, iş dünyasındaki gizli bağlantıları fark eden birkaç iş adamı tarafından kurulmuştur. Bugün vakfın birçok iş kolunda güçlü üyeleri bulunsa da işleri her zamankinden daha zordur çünkü vampirler ve karanlık varlıklar, iktidarda ve iş yaşamında ciddi anlamda etki sahibidir.

Tarsus Cemaati: Doğaüstü varlıkları şeytanın dünyadaki hizmetçileri olarak gören İslami bir tarikattır. 1900’lerin başında Tarsus civarındaki şer yaratıkları ile mücadele eden Yaman Hoca’nın öğrencileri zaman içinde ülkenin dört bir yanına gidip avlanmaya devam etmiştir. Cemaatin özellikle büyük şehirlerde güçlü merkezleri vardır ve öğrenciler bir yandan İslam ilmini yaymaya, diğer taraftan şeytanın ulaklarını dünyadan temizlemeye çalışmaktadır.

Paranormal Araştırma Forumu: Doğaüstü varlıkları araştıran gazeteciler ve akademisyenlerin oluşturduğu bir kurumdur. PAF, birçok bilimsel kuruluş tarafından açıkça aşağılanmakta ve ciddiye alınmamaktadır. Ancak yine de PAF araştırmacıları ısrarla doğaüstü varlıklar hakkında raporlar yazmakta ve makaleler basmaktadır. Maddi imkanları kısıtlı olsa da grubun etkin bir iç iletişim ağı vardır ve doğru bilgilere erişmede, en azından hurafeleri diğer verilerden ayıklamada oldukça başarılıdır.

Karamanlılar: Yoksul mahalleleri yaratıklardan koruyan bir nevi çete haline gelmiş bir avcı grubudur. Karamanlı Halil Usta’nın, mahallesini karanlık varlıklardan korumak için polislerden umudu kestikten sonra kendi arkadaşlarıyla kurduğu çete zaman içinde büyüyüp güçlenmiştir. Üyelerinin çoğu yasadışı faaliyetlere de bulaşmış olan çete, yine de yoksul semtlerin karanlığa karşı en büyük umudu olarak kalmaya devam etmektedir.

Bozbey Avcılık ve Spor Kulübü: Yaratıkları keyif ve spor amacıyla avlayan zengin avcıların oluşturduğu bir kulüptür. Emel Bozbey, doğaüstü varlıkları keşfettiğinde bu onu korkuya değil, macera tutkusuna itmiştir. Kulüp halen Emel Hanım tarafından yönetilmekte ve avcılık, dağcılık veya ekstrem sporlarla ilgilenip işi bir adım daha öteye götürmek isteyenlere farklı seçenekler sunmaktadır.

Tarık Güvenlik: Yaratıkların sorun oluşturduğu özel yerlere güvenlik görevlisi sağlayan bir şirkettir. Birçok büyük firma, doğaüstü varlıkların problem çıkardığı bölgelerde çeşitli işler yürütmektedir. Bir yandan işlerinin bozulmasını istemeyen, diğer yandan bu sorunların sessizce çözülmesini isteyen firmalar Tarık Farsan’ın birkaç yıl önce kurduğu özel güvenlik şirketinden eleman talep etmektedir.

Boğaziçi Kızları: Üniversiteleri ve çevrelerini yaratıklardan korumaya çalışan avcı kızların oluşturduğu bir kuruluştur. Grup ilk kez, bir arkadaşlarını bir canavara kaybeden, polislerden ve erkek arkadaşlarından da gereken desteği bulamayan bir grup Boğaziçi Üniversiteli genç kız tarafından kurulmuştur. O günden beri üniversiteli kızlar birbirlerine ulaşmakta ve kendilerini korumanın yollarını aramaktadır.

Altay Avcıları: Orta Asya mitolojisini inceleyen ve eski savaşçıların izinden giden avcıların oluşturduğu bir gruptur. Özbek bir avcı olan ve Türkiye’de yaşamaya başlayan İlbey Muradov’un çevresinde zamanla Türkçü gruplardan gençlerin toplanması ile küçük bir ekip oluşmuştur. Bugün Altay Avcıları adını almış olan grup eskiye göre çok daha organize ve etkindir.

 

İstanbul’daki Bazı Bağımsız Avcılar (Cell)

 

Kadir Rıza: Avcılara kaçak yoldan silah ve ekipman satan, illegal sol gruplarla iletişimi ve burada iyi arkadaşları olan bir avcıdır. Kadir uzun yıllar sol gruplarla çeşitli işler yapmıştır ve silah ticareti konusunda geniş bir ağı vardır. Karanlık varlıklarla ilgili derin bilgisi olmasa da avcıların en kolay yoldan silah sağlama aracıdır.

Hikmet Tosun: Uzun yıllar polis memuru ve komiser olarak görev yapmış deneyimli bir avcıdır. Hikmet’in polis departmanında tanıdıkları olsa da yaşlı komiser işleri çoğu zaman sessiz halletmesi gerektiğini ve devletin üst kademelerinin temiz olmadığını bilir. Babacan ve öğütleyici tavrıyla avcılar arasında sevilen bir figürdür.

Leyla Sözen: Yaratık saldırıları mağdurlarının tazminat almaları için çalışan bir avukattır. Leyla’nın doğrudan saha tecrübesi veya yaratıklar konusunda yüz yüze deneyimi yoktur. Ancak iyi bir avukattır, kurbanların veya yakınlarının bir şekilde mağdur olmamaları için elinden geleni yapar.

Sinan Ham: Eski bir şarkıcının oğlu olan ve doğaüstü yaratıklar hakkında bilgisi olan sosyetik bir kişidir. Sinan çoğu zaman avcıların doğrudan işine yaramaz ancak sosyetede doğaüstü olayları bilen ve avcı camiasının tanıdığı yegane kişi olarak bazen avcıları doğru yere yönlendirebilir. Ancak işlerin ucu kendisine dokunacağı zaman hemen geri adım atar.

Nadir Karakan: Bazılarını şaman olduğunu ve kutsal bölgeleri koruduğunu söylediği bir korucudur. Nadir pek ortalarda gözükmez ancak bazı avcılar onun bir şekilde ruhlarla iletişim kurabildiğini ve ormanlık alanlardaki tehlikelere karşı hazırlıklı olduğunu bilir. Gerçekte Nadir güçlü bir şamandır ve karanlık varlıklarla mücadele etmekten ziyade kendi kutsal alanlarını korumak amacındadır.

Neriman Tuysuz: Bir kahvehanede kahve falı bakan, aynı zamanda uzgörü yeteneği olan falcılık yapan bir kadındır. Birçoklarının Neriman Abla olarak tanıdığı falcı, çoğu zaman bol keseden sallar ve bu şekilde para kazanır. Nadiren, gerçek anlamda ruhlarla iletişime geçebilir ve uzgörü yeteneğini kullanır ancak bunun bedeli hem kendisi hem de ondan bilgi isteyen avcılar için hafif değildir.

Yunus Yiğit: Sanayide işçi olarak çalışan, kendi yaşadığı sokakları birkaç arkadaşı ile beraber korumaya çalışan genç bir avcıdır. Yunus gerçek anlamda temiz bir kişiliktir, kötü alışkanlıklardan uzak durur ve her zaman haklının yanında yer alır. Bu camiada pek kimseye güvenmemesi gerektiğini bilir ve bu nedenle yakınındaki birkaç arkadaşı dışında kimseyle beraber çalışmaz. Küçük sorunlarını kendi halletmesini bilir, büyük dertlerde ise geri adım atması gereken zamanları iyi kestirebilir.

Mahmure Uygul: Avcıların dikkat çekmeden tedavi olmalarına yardımcı olan yaşlı bir hemşiredir. Mahmure hanım, birçok şeyin farkında olan iyi niyetli bir hemşiredir. Elinden geldiğince kendisine tedavi olmaya gelen avcıları geri çevirmez ve çenesini sıkı tutar.

Nurettin Şafak: Bilgi simsarlığı yapan ancak çift taraflı çalıştığından da şüphelenilen bir işportacıdır. Nurettin birçoklarına göre güvenilmezdir fakat sokaklarda olup biten neredeyse her şeyden haberi vardır. En azından, kimin neyi bildiği konusunda insanları yönlendirebilir. Tehdit edilmesi durumunda bu bilgileri diğer unsurlarla paylaşıp hayatta kaldığı da doğrudur.

 

Saka Mahallesi

Saka Mahallesi suç oranının yüksek olduğu, birçok canavarın da evi olan, daha çok düşük gelirli kesimin yaşadığı, İstanbul Anadolu yakasında bulunan, adı mahalle olarak kalmış büyük bir semttir. Arka sokaklarına nadiren polis uğrar ve burada herhangi bir olay olduğunda, emniyet ekiplerinin gelmesi çok uzun zaman alır. Bölge birçok yaratık için çok iyi bir yaşam alanıdır ve semtteki sayıları her gün azalan avcılar onlara karşı çetin bir mücadele vermektedir.

Semtte Karamanlılar topluluğu tarafından yönetilen bir lokal bulunmaktadır. Buradaki avcılar bir miktar illegal çete faaliyetlerine bulaşmış olsalar da bu fakir mahallenin karanlık varlıklara karşı korunmasında en önemli unsurlardır. Semtin en kötü bölgesi İnşaat Alanı olarak anılan, yarım kalmış dev bir inşaatın bulunduğu alandır. Burada Lağımcılar olarak adlandırılan, garip vücut yapıları ve tavırları ile dikkat çeken bir çete bulunur. Avcılar, Lağımcılar hakkında detaylı bilgiye sahip olmasalar da bunların bir çeşit doğaüstü kabiliyetleri olduğundan şüphelenmektedir.

Mahalle her zaman tehlikeli bir yer olduğundan burada kayıp vakaları sık sık yaşanmaktadır. Ancak son dönemde oyuncuların tanıdığı arkadaşlarının kaybolması, onların ilgilerini mahalleye yönlendirmelerine neden olur.

 

Hikaye ve Oyunların Özeti

Oyuncular, Saka Mahallesi’ni korumaya çalışan, farklı gruplara üye olan ancak beraber çalışan avcıları canlandırdılar. Çelişen görüşleri ve taktikleri olmasına karşın hepsi buraya musallat olan karanlık varlıkların yok edilmesi gerektiği konusunda hemfikirdir ve büyük bir gayretle savaşırlar.

 

 

Bölüm 1: Lağımcılar, Tahir ve Doğan

 

Hikayenin başında avcılar, Saka Mahallesi’nde artmakta olan kayıp olaylarını araştırırlar. Mahallenin iç kesimlerinde, inşaat bölgesi olarak adlandırılan yerde uyuşturucu satıcılarını da emirlerinde çalıştıran Lağımcılar çetesinden şüphelenirler. Lağımcılar, uzun boyları, garip vücut yapıları ve konuşmaları ile dikkat çeker. Bir insana göre daha güçlü ve dayanıklıdırlar, oyuncuların sonradan keşfedecekleri üzere, kendilerini kontrol edemediklerinde dev kertenkele benzeri yaratıklara dönüşürler. Lağımcılarla çatışmaya girerler ancak kaçırılma olaylarından onların sorumlu olup olmadığı meçhuldur. Lağımcılar’ın Tahir adında güçlü bir kan emici için çalıştıklarını öğrenirler. Yine öğrendiklerine göre Doğan adında başka bir kan emici, Tahir’in baş düşmanlarındandır.

 

Tahir, yine sonradan daha ayrıntılı biçimde ortaya çıkacağı üzere, bu bölgedeki çeteleri kontrol eden güçlü bir vampirdir. Başka topluluklarla da bağlantısı olduğu düşünülmektedir çünkü onun emrinde çalışanlara polis pek ilişmemektedir. Tahir’in emrindekilerden gözaltına alınan olsa bile kısa sürede salıverilmektedir. (Genel olarak WoD Vampire hikayelerini bilenler için, Tahir güçlü bir Gangrel’dir.) Diğer kan emiciler Lağımcılar’ı pis yaratıklar olarak görürken Tahir onları kontrol etmenin faydalarını fark etmiştir. Doğan ise bölgede faaliyet gösteren politik sol eğilimli gruplarla iletişimi olan bir kan emicidir. Tahir’den, genel olarak hem insan hem de vampir burjuvalardan nefret eder. İletişimde olduğu sol grupların liderleri Doğan’a korkudan çok saygı ile bakmaktadır. (Doğan’ı bir Nosferatu olarak tasarladım.) Avcıların Lağımcılar’a bulaşması sonucunda Tahir, avcılara yardım eden, mahalledeki Karamanlılar Lokali’ni basar ve birçok kişiyi öldürür.

 

Bölüm 2: Büyücü’nün Sığınağı

 

Avcılar şimdilik Tahir ve Lağımcılar ile ilgili ne yapacaklarını bilemezler. Bu sırada kayıpların asıl sorumlusunu bulurlar, insanlar bölgede bir süredir delirmektedirler. Delirenler normal zamanlarda zararsız olarak görünseler de bazen bir şey onları harekete geçirmekte ve deliler başka insanları kaçırmaktadır. Kaçırılanlar, eski bir tersane civarına götürülmektedir.

 

Avcılar delileri kovalar ve tersanenin içlerinde gizli bir sığınak keşfederler. Burada, Bizans döneminden beri varlığını sürdüren yarı delirmiş bir büyücü, deli insanları zihinsel olarak kontrol ederek onların birilerini kaçırmasını sağlamaktadır. Yapacağı bir ritüelde güçlü bir iblise bu insanları kurban ederek kendi yaşam süresini artırmayı amaçlamaktadır. Avcılar bu ritüele engel olurlar.

 

Bölüm 3: Tepenin “Kut”lanması

 

Sonraki aşamada avcılar, kaçırılma olayları durulsa da delirme olaylarının devam ettiğini fark ederler. Görünüşe göre insanları delirten şey yakınlardaki bir bölgede dolanan huzursuz ruhlardır. Avcılar, yaşlı bir şamanın yardımıyla sorunun kaynağını bulurlar, şehir dışındaki ormanlık bir tepe uzun zamandır “kut”lanmamıştır. Burada dolanan karanlık ruhlar belli bir su yolunu takip ederek mahalle yakınlarına ulaşmakta ve insanların zihinlerinde eski zamanlarda yaşanmış bir katliamın görüntüsünü vererek onları delirtmektedir.

 

Bölgede zamanında Kurt Baba olarak çağrılan bir derviş ve takipçileri, Osmanlı’nın hizmetindeki avcılar tarafından yakalanmış ve öldürülmüştür. Çok sayıda insanın öldürülmesi bu tepenin huzursuz ruhların konağı olmasını sağlamıştır. Avcılara yardım eden şaman, bu ruhları kovmak ve tepeyi “kut”lamak için bir ritüele hazırlanır. Ruhlar işin farkına vardıklarında, yakınlardaki kurtadamların zihnine saldırarak onları avcıların üstüne salarlar. Deliye dönen kurtadamlar avcılara saldırır, çok zorlu bir çatışma yaşanır ve kurtlar ancak avcıların yardımıyla ritüelin tamamlanması ile geri çekilirler.

 

Bölüm 4: Yüce Ata’nın Kölesi

 

Avcılar aldıkları önemli bir görev üzerine İç Anadolu’ya yolculuk ederler. Önceleri JADTEM üyesi olan bir asker, sonradan gizemli bir iblisin hizmetine girmiş ve bir seri katile dönüşmüştür. Katilin yakın zamanda bir köyde görülmesi üzerine avcılar onu durdurmak üzere harekete geçer. İblis, çok uzun zamanlardan beri Anadolu’da farklı isimlerle çağrılan ve en çok Yüce Ata olarak bilinen bir varlıktır. Ona hizmet eden kölelerine doğaüstü kuvvet ve yetenekler sunmakta, zaman zaman onlardan kurban beklemektedir. Zorlu bir mücadelenin ardından avcılar katili izini sürerek onu ortadan kaldırmayı başarırlar.

 

Bölüm 5: Kırım Hançeri

 

Zaman içinde mahallede durum kötüleşmektedir. Tahir ve Lağımcılar dilediklerince bölgeye hâkim olmaktadır. Avcılar kısa süre sonra Tahir’le baş etmek için müttefiklere ihtiyaç duyduklarını fark ederler. Görünüşe göre polis Tahir’i ve Lağımcılar’ı rahatsız etmemektedir. Tahir’in emrinde güçlü iş adamları ve yerel devlet yetkilileri olduğu söylenmektedir. Kendisinin de oldukça önemli bağlantıları olan bir kan emici örgütlenmesi ile bağlantıları olduğu anlaşılır. Bunun üzerine avcılar, bir diğer kan emiciyle, Tahir’in düşmanı olduğu söylenen Doğan ile temasa geçerler. Doğan, sol örgütler arasında bağlantıları olan bir kan emicidir ve avcılardan hoşlanmasa da Tahir’in yok edilmesini istemektedir, yardım etmeyi kabul eder.

 

Avcılar, Doğan aracılığı ile Bilal adında bir efsuncu lideri ile tanışırlar. Bilal, iddia ettiği üzere Mustafa Kemal’e ve kurtuluş mücadelesine yardımcı olmuş kudretli bir efsuncu hocanın torunudur. Devlet yetkilileri arasında halen güçlü bağlantıları olduğunu ve avcılar ona yardım ederse, Tahir’i ve güvendiği güçlü kan emicileri güçten düşürebileceğini iddia eder. Avcılar düşmanımın düşmanı dostumdur politikasını takip ederler ve bu efsuncu liderinin teklifi ile Ankara’da önemli bir bürokrata yardım etmek üzere yola çıkarlar. Bürokrat, avcılardan oğlunu ülkeden kaçırmalarını, karşılığında efsuncuya ve kendilerine yardımcı olacağını anlatır. Anlattığına göre Kırım Hançeri adıyla bilinen ve korkulan bir grup vardır. Bunlar, kökenleri Kırım’a uzanan ve Osmanlı döneminden beri etkin olan vampirlerdir. Birçok bürokrat ve iş adamı “Kırım’ın Selamı”nı almaktan çekinmektedir. Bürokrat, oğlunun güvende olduğunu gördükten sonra, bu grupla ilgili kritik bilgiler paylaşacaktır. Fakat avcılar bu işi başaramaz, sonuçta bürokratın oğlu düşmanlarının eline geçer ve avcılar İstanbul’a döner.

 

Bölüm 6: Tünellere Saldırı

 

Artık durum vahim görünmektedir. Avcıların haberlerden duydukları kadarıyla bürokrat, yolsuzluk iddiası ile gözaltına alınmıştır. Doğan’ın sığınak olarak kullandığı sol örgüt merkezi de basılmış ve dağıtılmıştır. Avcılar yenilgiyi kabul etmiş gibi davranırlar, Lağımcılar’ın pek tanımadığı iki avcı onlarla anlaşma yapacakmış izlenimi verip bir Lağımcı’yı yakalamayı başarırlar. Yaratık, diğer Lağımcılar’ın o akşam sığınakları olan tünellerde Tahir’i konuk edeceklerini anlatır. Görünüşe göre bir eğlence düzenlenecektir. Diğer kan emiciler Lağımcılar’dan nefret ettiklerinden tek konuğun Tahir olması beklenmektedir.

 

Bu haber üzerine avcılar, kendilerini gruplarından aldıkları güçlü ekipmanlar ile donatırlar ve tünellere baskın yaparlar. Birçok Lağımcıyı ve ayrıca hayli çetin bir düşman olan Tahir’i yok etmeyi başarırlar. Tahir’in yok edilmesinin ardından Saka Mahallesi biraz olsun huzur bulur. Mahalledeki çeteler gücünü kaybeder. Yaratıklar korku içinde avcılardan kaçmaya başlar. Avcılar ise her gece nöbetlerine devam ederek mahalleyi korumayı sürdürürler.