Goblin Kral

Hazır İzmirCon’18 Steampunk temalı geliyor, biz de biraz steampunk kitaplar okuyalım dedik. Elimize geçen ilk kitap 2015 yılında Locus Ödülü kazanmış “Goblin Kral” (The Goblin Emperor) adlı fantastik roman oldu. İthaki Yayınları’nden çıkan kitap Katherine Addison tarafından kaleme alınmış.

Goblinlerin ve Elflerin bir arada yaşadığı bir dünyada geçen öykü, Elf Diyarını yöneten babası Kral 4. Varenechibel ve diğer üç abisi bir zeplin kazasında ölünce, tahta oturmak zorunda kalan yarı elf yarı goblin Maia’nın başına gelenleri anlatıyor. Babasının goblinlerle olan bir meseleyi çözmek için yaptığı ittifak evliliğinin kaza sonucu ortaya çıkan meyvesi olan Maia pek sevilmediği için de hayatının büyük kısmını sürgünde geçirmiştir. Goblin kanı taşıdığı için horgörülen genç adam bir kır evinde aşırı mütevazi bir hayat yaşarken bir günde kral olunca, hiçbir şekilde hazır olmadığı yeni hayatında başına trajikomik olaylar gelmeye başlar.

Öyküde genişçe yer alan ve bir kısmının kendine özgü ajandası olan saray eşrafı, hikayenin katmanlı ve entrika dolu olmasını sağlayarak, Maia’nın hikayesini sıradan bir durum komedisi olmaktan kurtarıp ciddi bir fantastik esere çeviriyor. Bazı karakterlerin motivasyonunu ikna edici bulmadığımı söylemeliyim ancak genel olarak tatmin edici bir ilişkiler ağının sizi beklediğini söyleyebilirim.

Elf Diyarı’nın coğrafyası hakkında maalesef pek fazla fikir sahibi olamıyoruz. Esasında öykü büyük oranda sarayda geçiyor ve bir noktada süslü toplantı salonlarında süre giden öykü bayıcı hale gelebiliyor. “Olm, elfsiniz siz çıkıp açık havada dolaşsanıza…” dediğim oldu ama bunun yerine telafuzu oldukça yorucu olan isimler verdikleri saray bölümlerinde, yapay bir şaşa içerisinde sağda solda gezinip partilere katılıp vals yapmayı tercih ediyorlar. Aksiyondan ziyade Maia’nın hazırlanmadığı hükümdarlık hayatı içerisinde yaşadığı yabancılaşma durumu ve genç kralı etkilemeye, manipüle etmeye, kullanmaya çalışan karakterlerle ilişkileri üstünden okuyucusunu eğlendiren bir roman. Gerçekten de güvenecek kimsesi olmayan genç kralın öyküsü insanda bir gerginlik ve heyecan hissi yaratıyor.

Öyküde steampunk öğeler dozunda  ve arkaplanı boğmadan şık bir biçimde kullanılmışlar . Zeplinlerin ve buharla çalışan kaldıraçlı köprü gibi mekanizmaların oluşturduğu atmosferin büyüyle de desteklendiğini ifade etmem gerekir. Okurken zeplinde seyahat eden acemi bir kral olmanın keyfini çıkarıyorsunuz yani.

Çevirinin de oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Sadece öykünün orjinal adında ‘imparator’ olan kelimenin ‘kral’ olarak çevrilme tercihini ilginç buldum ancak bununla ilgili kitabın çevirmeni olan A.Orçun Can’ın kitabın çevirisi hakkındaki yazısını buradan okuyabilirsiniz.

Kısaca “Goblin Kral” okunmayı hak eden; entrikacı, iki yüzlü, içten pazarlıklı zarif elflerin arasında onurlu bir duruş göstermeye çalışan mütevazi bir goblinin öyküsünü anlatan, gürültüsüz sade ve yer yer neşeli bir kitap olmuş.