Mordheim’e İlk Yürüyüş – Gray Fury

…Mahvolmuş Mordheim Şehri’nin surlarının dışında bir grup Beastmen, yakaladıkları deli bir insan tutsağı dinliyorlardı…

“Bu değersiz deli insanı dinleme şef, canını kurtarmak için yalanlar söylüyor. Orada bir hazine olamaz. Öldürelim gitsin. Şurada bekler, şehirden çıkan hazine avcılarını ormana girer girmez pusuya düşürürüz.”

“Sus Kansusar! Yoksa boynuzunu bükerim, Shaman karar verecek bu delinin doğru söyleyip söylemediğini” 

Shaman, deli tutsağı tutan Nokan ve Tarluk’un yanlarına gitti. Kaos dilinde söylediği büyü ile delinin kontrolünü ele geçirdi. O zamana kadar sürekli histeri krizleri geçiren adam durgunlaştı. Shaman bir şeyler daha mırıldandı; adamın acı çektiği belliydi ama ağzından tek laf çıkmamaktaydı. En sonunda ” Büyük yıkık ev… Meydan evet evet meydanda bir lanetli sunak, orada yakında orada eminim orada arıyor… Ölüler, evet onlarda arıyor, onlar istiyor…..” Shaman bir sert bir kelime daha söyledi ve adam gözleri donuklaşıp olduğu yerden yığılıp öldü.

“Şu adamlarına söyle şef, bi daha delileri direk öldürsünler kontrolünü kazanmak bunların, bana da eziyet veriyor. Ama doğru, orada bir hazine var ve lanet şehre girmeye değer.”

“Bildiğimiz Kısımlarda böyle bir yer var, gidip bakalım herkes hazırlansın.” Shaman’a yaklaşarak “bi daha bana emir vermeye kalkarsan Boynuzlu olanların müridi demem, o boğazını keserim Soar Mindkan” 

İzciler ve köpekler ilerlediler, yıkık büyük eve çok yaklaşmışlardı. Tapınak da gözüküyordu.

Köpeklerden biri eski evin sağ tarafında bir hareket sezdi. İzci düşman anlamındaki işareti verdi. Tekrardan Ölüm işareti, ardında canlı işareti.

“Ne anlatmaya çalışıyor bu lanet küçük boynuzlu? Hem ölü hem canlı… Hımm… Yoksa bizim deli o kadar da deli değilmiş? Savaş düzeni alın, çevrelerini sarmaya çalışalım. Heh, biliyordum bu işin bu kadar kolay olmayacağını. “

O sırada uzaktan şefin en sevdiği köpeği gırtlak yırtanın acı dolu bir hırlaması geldi.  Bir yandan sola gönderdiği Kansusar’ın gözden kaybolduğunu, bir süredir onun toynak sesi işitmediği fark etti.

“Planlar değişti, izcileri ve köpekleri geri çağırın. Soar, o lanet şeylerden birini kontrol etmeye çalış; tam konumlarını öğrenelim. Nokan ve Torlak, shamanı koruyun. Ben şu Kansusar’a bakayım.

Soldaki büyük evlere giden Kansusar, ilk defa böyle korkunç bir şeyle karşılaşmaktaydı. Bu bir hortlaktı, tamamen kaskatı kalmıştı, hareket edemiyordu. Aslında saldırmak için çok avantajlı bir konumdaydı. Hortlak ona bir kez daha baktıktan sonra harabeler de kayboldu.

“Sen bir Centuar savaşçısısın hortlaktan korkmamalısın” diyerek ilerledi ve yıkıntılara giden merdivenlerin yakınında bir anda hortlak, Kansusar‘a saldırdı. Yaratık çok hızlı darbeler indirdi ve ne olduğunu anlayamadan Kansusar koca cüssesi ile yere serildi.

Kansusar gözlerini açtığında tekrardan ormanda olduklarını gördü. “Yaşıyorum he.” Yaralarını saran Gor’a dönerek “Ne oldu?”

“Kalktınız demek; bi süre daha şef’e haber vermeyelim. Yat olduğun gibi, Şef şu anda çok sinirli en sevdiği köpeği ölüler tarafından parçalandı ve kaçmak zorunda kaldı. Ama bence ucuz atlattık.” 

“Nasıl yani bana saldıran hortlaktan daha çok mu varmış.” 

“Keşke sadece hortlak olsa yürüyen ölüler ve bir de Vampir. Bizden çok üstün olduklarını Shaman anlamasa hepimizi çok zor bir savaş bekliyordu. Shaman kontrol büyüsü atarken onun zihnine denk geldi. O kadar kuvvetli şekilde Shaman’ı sarstı ki Nokan onu tutmak zorunda kaldı. Seni binada yarı ölü bulan Şef bu durumu öğrenince hemen geri çekilme kararı verdi.” 

Şef o sırada köpeği olan yeni bir savaşçı Gor ile konuşuyordu. Bu yeni savaşçı ve köpeği ile çetesi biraz daha büyümüştü.

Aklından ise Mordheim hazinelerini arayanların tek kendisi ve çetesi olmadığını, buralarda riskli de olsa ilerde Beastlord olabilmesi için gereken ganimeti ve ünü bulabileceğine karar vermişti.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir