Yaşam Taşı: Kralsız Ülke İncelemesi

Herkese Merhaba!

Bu sefer benim de ilk defa deneyimlediğim bir şeyle karşı karşıyayız. Yasin Yarış’ın ilk kitabı olan Kralsız Ülke kitabını inceleyeceğiz. Hem kitabın adından etkilendiğim hem de kitap incelemesinin nasıl yapıldığını merak ettiğim için bu işe soyundum ve sizinle deneyimlerimi paylaşmak istedim. Yazarımızın bizler için hazırladığı bu maceralarda okuyucu olarak karşılaştığım beni mutlu eden ve üzen kısımları size anlatacağım.

Öncelikle, daha kitabın içeriğine girmeden kitap hakkındaki en büyük şikayetimi aradan çıkarayım:

Kitapta kontrol edilmemiş birçok yazım hatası ve düzensiz paragraf var. Hatta bazıları kendimi sorgulamama bile neden oldu. Umarım bu sadece benim elime geçen kitapta olan bir sorundur yoksa kitap için çok büyük bir problem olur.

Negatif kısımlarla başladık şimdi de bana çok tuhaf gelen, Kralsız Ülke’nin bir özelliğinden daha bahsedeyim:

Kitabın yazılış ve bölüm atlama düzeni bir diziyi andırıyor. Gerçi sayın yazar kitabın önsüzünde bu tarz ürünlerden etkilendiğinden bahsediyor fakat olaylar arası geçiş fazla ve hızlı kurgulanmış. Bu kısımları birbirinden ayıran ufak bir uyarıcı da konulmuş olması benim gibi aklı karışık okuyuculara iyi gelirdi.

Kitabın basım hatalarından ve düzeninden bu kadar konuştuktan sonra şimdi de gelelim eğlenceli kısmına.

Hikayemiz yaşam sanatı adında, krallıklar tarafından savaşlar için kullanılan ama aynı zamanda korkulan, benim ki ve büyü karışımı diye hayal ettiğim bir gücün, İmparatorluk tarafından öksüz çocuklara bir nevi askeri okullarda öğretildiği bir zamanda geçiyor. Teknolojinin içine büyü karışmış olsa da günümüzün aletleri de bulunmakta (çalar saat, karavan gibi).

Bu okullar çocukları ileride asker olmaları, imparatorluğa faydalı olmaları için eğitiyorlar. Ne kadar güçlülerse, bir isim kazanma şansına o kadar yaklaşıyorlar. Beş tane okulumuz var: Element, menzil, orman, yaşam ve sır. Öğrenciler, adlarından da anlaşılacağı üzere beş farklı savaş tarzı ve yaşam sanatı kullanımı üzerine ustalaşıyorlar. İşte burada da gizemli karakterimiz Gezgin giriyor devreye. Okulların her birinden bir şekilde iletişime geçtiği beş farklı ana karakterimizi kendilerinin en baskın özelliklerine göre gizlice eğitmeye karar veriyor. Tabii ki ana karakterlerimiz en büyük hayallerinin gerçekleşmesinde dev bir adım olduğu için kabul ediyorlar hemen.

Kitabımız evrenin karanlık tarafından ve de karakterlerimizin asıl uğraşacağı olay ve kişiler hakkında kısa bir bölümle başladıktan sonra Gezginin bu beş çocukla nasıl anlaştığını bize açıklayan, onların gençlik dönemine ve nihayetinde maceramızın başladığı bölüme geçiyoruz. Her şey mutlu bir halde başlıyor, uzun zamandır birbirlerini görmek isteyen arkadaşlar birlikte oluyorlar, aradıkları aile ve arkadaşlık özlemini gideriyorlar fakat Gezgin son öğütlerini verdikten sonra ortadan kayboluyor. Ana karakterlerimiz kendi kararlarını kendileri vermek zorunda kalıyorlar. Bu olay benim en çok ilgimi çeken kısımlardan biriydi, çünkü bana bir FRP partisinin o kararsız, meraklı ve yeni öğrenmeye başlamış halini anımsatmıştı. Aynı zamanda kullanılan güçlerin, savaş ya da düello sahnelerinin animeleri ya da filmleri anımsatması gibi.

Kahramanlarımız ilk büyüme sorunlarını atlattıktan sonra yakınlarındaki sorunları düzeltme işine koyuluyorlar ve burada da yarı stereo tipik yarı gelişmeye başlamış karakterleri devreye giriyor. Grup liderliğini üstlenmek için Gezgin tarafından zor koşullar altında düşünmeye zorlanmış enerjik ve dost canlısı Ateş, grubun şifacısı ve neşe kaynağı olan ama sinirlendiği zaman tüm bu iyi yanlarını kaybeden Ay, araştırmacı ve sorgulayan kişiliğiyle öne çıkmış grubun meraklı üyesi pozisyonunu dolduran Dal, yine meraklı olmasının yanında grubun espri yaparak ve her duruma karşı pozitif yaklaşılmasını hatırlatarak herkesi rahatlatan Yay ve kaba, aksi ve sinirli rolü yaparak aslında arkadaşlarına verdiği değeri saklayan ve onlara gizliden yardımcı olan Gölge ile neredeyse çoğu hikayede karşılaştığımız ama hiç eskimeyen farklı kişiliklerin bir araya gelerek kötülere karşı geldiği ayrı bir senaryo ile karşı karşıyayız.

Biraz da düşman tarafından bahsedeyim sizlere düşman dediğimiz tarafta da Kızıl Ahtapot adında kitabın ilerisinde nedenleri açıklanacak olan sebeplerden ötürü herkese kötü davranan prenses, bu prenses altında savaşmak zorunda kalan Hançer, Öfke, Sertçe, Heyecan, Suskun ve Şifa adlı hizmetkar ve tutsaklardan oluşuyor kötü karakterler ekibimiz. Hepsinin neden bu tarafta olduğu kitapta zamanla açıklanmasına rağmen ilk ipucumuz Yaşam Sanatı gibi olduğu düşünülen fakat daha ölümcül sonuçları olan Yasak Sanat. Yaşam Sanatının aksine bir eğitim temeli olmadan sahip olunabiliyor ancak kullanana göre verdiği etki değişiyor, kiminin vücudu daha hızlı yaşlanıyor, kimininse delirmesini sağlıyor.

Tüm bu hikaye ve karakterlerle doluyken kitap hakkında üzüldüğüm başka bir konu ise karakterlerin sahip olduğu bu güçlerin nereden geldiğinin boş bırakılması. Belki de yazar bizim o boşluğu kendi hayal gücümüzle doldurmamızı amaçlamıştır fakat o güçlerden bahsedilirken ya da onlar kullanılırken sanki başından sonuna kadar bilgimiz varmış gibi bahsedilmesi benim okurken aklımın çok karışmasına sebep oldu.

Başlangıçta belirttiğim yazısal ve düzen problemlerine rağmen küçük hoş noktaları ve bazı mini klişeleriyle Kralsız Ülke’nin güzel olduğunu düşünmekteyim. Yazarın topladığı ve sunmaya hazırladığı fikirleri heyecanla bekliyorum.

 

Yaşam Taşı: Kralsız Ülke İncelemesi” üzerine bir yorum

Selman uğur için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir