FRP oynamaya DnD 2. Edition’la başlamış olan bir dinazor olarak, ilk Pathfinder ve hatta ilk hazır oyun deneyimim Kingmaker ile oldu. Oyuna başlamadan önce oldukça ön yargım olduğunu belirtmem lazım. Çoğu zaman doğaçlama gelişen, DM senaryolarına alışık olan benim, kafamdaki bir numaralı soruydu; hazır frp oyun nasıl olabilir ki?

Çok da keyifli oluyormuş. Adamlar ince ayrıntılarına kadar her şeyi düşünüp, hesaplayıp sunmuşlar. Özellikle DM için korkunç bir rahatlık. Kingmaker’ın başları için oldukça serbest bir hayatta kalma oyunu diyebilirim. Bilinmeyen topraklara gidip, keşfedip, yerleşmeye başlıyorsunuz. İlk bölümü başarıyla geçebilirseniz, oyun bir anda bambaşka bir hal alıyor. Evet hâlâ etrafı keşfetmeye devam ediyorsunuz ama artık önemli olan kurduğunuz krallığı büyütmek, geliştirmek ve tabii ki korumak oluyor. Her oyuncu krallıkta mesleğine ya da karakterine göre bir görev seçiyor (yönetici, casus vs). Kuruduğunuz bu krallığın yönetim şekli, halkınıza karşı iyi ya da acımasız olma gibi tercihler tamamen oyuncuların kararına kalıyor. Aslında bildiğimiz bir hayatta kalma oyunu, masaüstü strateji oyunu ile birleşiyor diyebilirim. Eğer karakterlerimiz ölmeseydi ve devamını getirebilseydik ileriki bölümlerde diğer ülkeler ve krallıklarla ticaret, diplomasi gibi aksiyonlar gelecekti diye tahmin ediyorum.

Şehir oyunlarını ve rol yapmayı daha çok tercih edenlerin özellikle oyunun başlarında beklentilerini alamayacaklarını da belirtmem lazım. Ama serbestçe dolaşayım, yer keşfedip sürekli aksiyon yaşayayım, ayrıca geliştirmem gereken topraklarım için kafa patlatayım derseniz bu oyun tam size göre.